Mesele Kobani mi, 9 Ekim mi?
IŞİD, normal adı Aynül-Arab (Arap Pınarı) olan ve Kürtlerin “Kobani” dedikleri şehirde ortaya çıkmadı. Bir yıldan beri Suriye ve Irak’ın kuzeyinde faaliyet gösteren El-Kaide çizgisinde bir örgüt IŞİD. Yüzlerce Suriye Alevisini katlederken, Irak’ta 16 Haziran’da 1700 Şii askeri katlederken, Musul’u işgal ederken, Türkiye konsolosluğunda çalışan 49 kişiyi rehin alırken insanî çığlık atanların içinde, şimdi Kobani’den dolayı bağıranlar yoktu.
Çeçenistan, Bosna, Filistin, Doğu Türkistan, Myanmar, Arakan’da suspus olanlar, “insan olma”yı Kobani’ye hapsetmeye kalkarlarsa, seslerine ortak bulamazlar; dünyada tek kalırlar. Samimi acı, samimi çığlık, başka çığlıklara eşlik ettiğinde değer kazanır. Bıçak başkasının kemiğine dayandığında susanlar, kendi kemiklerine dayanan bıçağı kimseye anlatamazlar.
Fıkrayı bilirsiniz.
Fransızlar Urfa kapısına dayanmış ama ağanın umurunda değil. Ağa yan gelip yatıyor. Ne zaman ki Fransızlar isot tarlasına dayanmışlar, ağa “Yürüyün arkadaşlar!... Gün namus günüdür!...” demiş.
IŞİD Kobani’ye dayanınca bağırmaya başlayanlar, isot tarlasına Fransız dayanmış ağa gibi. Adama “Daha önce neredeydiniz?...” şarkısını söylerler.
•
Tabii Kobani ve IŞİD bahane. Amaç 9 Ekim dolayısıyla sokakları ateşe vermek. Çünkü 9 Ekim tarihi PKK için önemli. 1998 yılının 9 Ekim günü eşkıya başı Suriye’den derdest edilip çıkarıldı. PKK için 9 Ekim günü, o zamandan bu zamana “Uluslararası Komplo Günü”dür ve bugün için Türkiye dahil, bütün dünyada sokak eylemleri yapılır. Bu yıl da Kobani meselesi olmasaydı, başka bahaneler bulunacak ve gene sokaklar kana bulanacaktı.
Dikkat ederseniz, HDP sokak eylemlerini 9 Ekim günü yaptı. Mesela İstanbul Saraçhane’deki toplantı 9 Ekim günü yapıldı ve Selahattin Demirtaş’ın bu toplantıda yaptığı konuşmanın son paragrafında, uluslararası komplo, açıktan ama anlam itibariyle Kobani’ye izafe edilerek kullanıldı. Demirtaş şöyle dedi: “... düzenlenmiş bu komployu kınadığımızı ve bizi birbirimize düşürecek uluslararası komploların bertaraf edildiğini söylemek istiyorum.”
Demirtaş, aklınca Kobani’deki olayları kınayan bir tavır takınıyor ama “uluslararası komplo” diyerek, PKK ve kendi tabanına mesaj veriyor.
Göreceksiniz, bir kaç gün içinde eylemciler Kobani’yi unutacak ve eylemler de bitecek. Çünkü PKK açısından, 9 Ekim sıcaklığı geçmiş olacak.
•
PKK ve yandaşları için ne Kobani önemlidir, ne de başka şehirler!... Onlar için önemli olan tek şey, yakıp yıkmak, sokak olayları, kan dökülmesi ve yağmalama. Bunları yaparak toplumsal direnci kırmayı ve buna bağlı olarak siyasal direnci zayıflatmayı amaçlamaktadırlar.
Terör sektörü 2013 başından beri rahatsız. Silahların susması, terör rantiyesinin işlerini bozdu ve o günden beri, fırsat kollamaktaydılar. IŞID’in Kobani operasyonunu bahane edip Türkiye şehirlerinin sokaklarını yakıp yıkmaya, yağmaya, talana kalktılar. Ambulansları, kan araçlarını yakıp korku salmaya kalktılar. Bu arada PKK’ya muhalif Kürt gruplarını da tasfiye etmenin yolunu aradılar ve Hüda-Par mensuplarını hedef alıp katlettiler.
Çözüm sürecinde sonuç alma aşamasına çeyrek kala sokakları kana bulamaya kalkışmak, akl-ı selim yolundan çıkmaya zorlamak demektir. Akl-ı selim politikasından anlamayanlara, Yavuz Selim politikası kaçınılmaz olduğunda, yeri göğü kaplayacak toz dumandan sonra kim ayakta kalır belli olmaz ama şu kadarını söyleyelim; eşkıya dünyaya hükümdar olmaz. Ne PKK’sı, ne IŞİD’i, ne de başkası!....
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.