Çözüm Süreci Islah mı, Iskat mı Edilmeli?
Daha öncede vurgulamıştım; siyasi iktidarın en büyük handikabı kendi elleriyle oluşturduğu “her şeyi” kolayca yozlaştıran ve kirleten “denetimsiz ve hesap verebilirlikten uzak” bir şekilde kendisini tahkim edecek çabalara girmesidir. Maalesef idari ve hukuki açıdan “hesap verebilirliği” yani “denetimi” devre dışa bırakarak sadece politik açıdan sandıkta hesap verebilirliği ön plana çıkaran Ak Parti, bu durumdan cesaret alarak muhteşem hatalar yapmaya devam etti. Daha önce akamete uğrayan ve ağır bedeller açılım projelerinden ders alacağı yerde; millet ve devlet değerlerinden uzak, dış müdahaleye açık ve üzerimizde oynanan oyunlarla kesişen projeleri şeffaflıktan uzak bir şekilde hayata geçirmeye devam etti. İki yıldır ısrarla ve inatla sürdürdüğü sahte barış projelerinin ülkemize çevremize ve milli birliğimize verdiği ağır hasarlar hızla artıyor. Çözüm Süreci kaynaklı ülkemizin güvenliğini tehdit eden ciddi sorun alanlarına her gün bir yenisi ekleniyor.
Gelinen aşamada, daha süreç başlatıldığında öngördüğümüz ve yaşanması mukadder olan etnik ve mezhepsel kaynaklı ülke geneline yayılan ayaklanma provalarının sorunluluğunu ne hükümet, ne de muhatap alıp müzakere ettikleri terör cephesi kabul ediyor… 20 yıl önce dillendirilen ve söylendiği yıllarda 3. sınıf komplo teorisi diye dalga geçilip önemsenmeyen tüm tehdit ve risklerin bir bir hayata geçtiği ve bölünmeye doğru gidildiği bu ülkede, “denetimsizlik” yüzünden siyasi ve idari başarısızlıkların ve suçlar yapanın yanına kâr kalıyor!
Bir yanda; Çözüm Süreci’nin geldiği nokta ile alakalı yapılan basın toplantısında "havaalanları için, duble yollar için, GAP yatırımları için teşekkür etmek gerekmiyor mu?" diye soran, imar-yatırım vs gibi yapmak zorunda oldukları işleri ihsan ediyorlarmış gibi yansıtıp ülke güvenliği ve bekâsı ile ilgili tüm olumsuzlukları ve kaygıları bu zihniyetin ardında örtmeye çalışan, üstüne üstlük hala “Öcalan’a olayları ve süreci doğru okuyor “ diye methiyeler düzen kozmopolit kafalar…
Öte yanda; ülkeyi iç savaş tehdidi ile ayaklandıran sorumsuz beyan sahibi terörü örgütünün siyasi uzantılarının milletvekili dokunulmazlık hakkı sınırları dışına taşan beyan ve eylemleri ile alakalı tek bir hukuki süreç başlatamayan ama işin ucu kendilerine dokunduğunda teamül töre mevzuat kanun tanımadan gözünü budaktan esirgemeden duruma vaziyet eden bir siyasi iktidar..! Üstüne üstlük zafer kazanmış komutan edasıyla caka satan bu figürler, artan şiddet eylemleri sonunda devletin üst makamlarında ağırlanıp rica minnet ve yalakalık muhtevalı görüşmelerde muhatap alınıyor bizzat sorunun ve şiddetin kaynaklarından çözüm ve sulh umuluyor!
Denetimsiz iktidarın hâkim olduğu yönetim anlayışında her türlü başarı kimseyle paylaşılmaz ve her şey nalıncı keseri gibi kendilerine yontulur; hesapsız kitapsız ve sorumsuz davranışlardan kaynaklanan telafisi güç hatalar ve başarısızlıklar ise kesinlikle üstlenilmez, “olağan üstü” şartlar bahanesiyle nevzuhur “mihraklara” fatura edilip işin işinden çıkılır! Ardından ‘itibarsızlaştırma” ve “sulandırma” sürecine geçilir, tüm adli ve idari denetim mekanizmaları karşısında dokunulmazlık sağlayacak tedbirler bir gecede çıkarılan yasalarla alınır, mevcut medya hâkimiyeti ile milletçe malul olduğumuz “nisyan/unutkanlık” zaafımıza hitap edecek gündem ve algı yönetimi ile seçmen kitle resetlenir!
Gelinen aşamada MİT-Öcalan sürecinin en kritik unsurları; silahsızlandırma, dağdan indirme, sınır dışına çıkartma, bütünüyle uygulanmadığı halde ısrarla sürdürüleceği yönündeki beyanlar, terörü ve teröristi dalganın zirvesine oturtmakta, terör örgütüne “git sen bölgesel denklemini kendince işlet” kapısını ardına kadar açmaktadır.
Hala tüm yaşanan olumsuzluklara ve alınan ağır hasarlara rağmen, “sulh ve salah bundadır” telkinleriyle uydurulan mesajların PKK cihetinde karşılıksız olduğu gerçeği, bitmiş gibi gösterilen şiddetin toplumun bütününe dönük şantaja dönüşmesi, Çözüm Süreci’nin ardında mevzi alan kirli ekonomik şebekeleşmelerin bölgede devreye soktuğu ekonomik eklemli tezgâhlar ısrarla görmezlikten geliniyor...
Hülasa…
Denetimsiz iktidarın millet değerleriyle uzak politikalarının önde geleni MİT-Öcalan Müzakere Sürecidir. Yaratılan sahte barış ortamı ve etnisite merkezli demokratikleşme çabaları, ilerideki hedeflemeler için PKK’nın sinsice büyütülmesi ve şiddete hazırlanması için özenle kullanılmaktadır. Bu sürecin devlet geleneğimizde ve millet sinesinde kesinlikle yeri yoktur.
Milli hassasiyet kenara bırakılarak MİT-Öcalan sürecine zaman tanınmalı, sürece şans verilmeli mi? Yoksa derhal kesintiye uğratılarak ağır yitimin sınırlanması hedeflenmelidir? Bence MİT-Öcalan süreci ıskat edilmelidir. Çünkü çevremizi saran ateşle birlikte değerlendirildiğinde “siyaseten” ve “idari tedbiren” düzeltme seçeneklerine hiç ama hiç vakit yoktur!
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.