Telefonun ucundaki kızgın ve heyecanlı ses, “Bu bir tiyatro, uyanmazsak kolumuzu kanadımızı kıracaklar. Türkiye, Suriye olacak!” diye feryat ediyordu. “Ne tiyatrosu? Kim kıracak?” diye sorumu bitirmeden Suriyeli dostum Ayn El Arab (Kobani) ile ilgili hikâyeyi ve kendilerini nasıl etkilediğini uzun uzadıya anlattı…

Osmanlı döneminde Halep sancağına bağlı Ayıntab vilayetinin Arap Pınarı mezrasının gün gelip Kobani adıyla küresel ve bölgesel aktörlerin bölgeyi dizayn etmek ve Türkiye’yi karıştırmak için operasyon malzemesi olacağını kim bilebilirdi?   

Maalesef oldu.

Haftalardır IŞİD bahanesiyle Türkiye’de provokatif olayları kaşıyan karanlık odaklar, aylardır IŞİD üzerinden koskoca bir ülkenin harap olmasına, devrimlerinin çalınmasına ve bölge halklarının iradelerinin felç edilmesine göz yumuyor. 

IŞİD infazlarını iştahla yayınlayan küresel islamofobik medya ise aradığı kanı bulmuş durumda.  Esed rejimine ve müttefiklerine ‘hayat öpücüğü’ olan IŞİD’in meşruiyet kazanması için İngiliz ve Amerikan gazetecilerin başlarını kesmesi yetmedi! Esed rejimi hedeflerine saldırması da istediği kanı kazanmasına sebep olmadı! Ayn El Arab’a saldırıp YPG ile savaşınca aradığı cansuyuna kavuştu. 

Hedefleri buldukça vuran ve ancak kendi ifadeleriyle, yüzde on başarılı olan Koalisyon ise rahatlıkla düşman ilan ettiği IŞİD üzerinden bir taşla birkaç kuş vurmanın keyfini yaşıyor bugün. 

Koalisyonun muharip ve bedbaht Arap mütteffikleri sayesinde İslam Dünyasında kapatılması zor yaralar açarken iyice semiren IŞİD sayesinde İslam karşıtlığı ve İslamofobiyi uluslararası ölçekte yeniden canlandırmayı başardı. Yetmedi; Suriye ve Irak’ta istediği grubu IŞİD’le etiketleyip vurabilecek bir psikolojik zemini kazandı. Yetmedi; koalisyonun efendilerine şirin görünmek isteyen aktörler IŞİD’le ilişkilendirdiği kişi ve grupları avlamaya başladılar…

Spotlar ve kameralar Ayn El Arap (Kobani) üzerindeyken kirli ve karanlık emeli olan tüm ülke ve odaklar harekete geçti. Esed ve İbadi katliamlarına devam ederken, İsrail Mescid-i Aksa’da estirdiği terörü şiddetlendirdi. Yemen’de Husiler eliyle yapılan darbe tahkim edilmeye çalışılırken, bölgesel ve küresel ortaklarının desteğiyle Mısır’da işbaşına gelen darbe yönetimi ayakta kalmaya çalışıyor. ..  

Ayn El Arap (Kobani) tiyatrosu daha neleri örtüyor ve ıskalamamızı sağlıyor kim bilir! 

Bu manzarayla yeni hicri yıla giriyor İslam Dünyası. 1436 yılına Cumartesi günü “merhaba” diyecek olan İslam Dünyasının ayağa kalkmaması ve uyanmaması için her türlü tertibin sahneye konulduğu bir zaman diliminden geçiyoruz. 

Yüz sene once merkezî ve etkin bir aktör olmaktan çevresel ve edilgen bir faktör haline getirilen İslam Dünyası, özellikle  Türkiye’nin vesayetle mücadelesindeki başarısıyla bir kez daha ümitlendi ve heyecanlandı. Bu sayede tarih sahnesine yeniden çıkma ihtimali kuvvetlendi. 

Arap Uyanışını yeniden uykuya ve baharını kışa dönüştürerek ve Türkiye’nin önünü keserek bu ihtimali bitirmek isteyen odakların paralel saldırılarına karşı aynı kuvvette ‘inşa edici’ kapasiteyi artırarak ancak ayakta durulabilir. 

1436 yılı her yönüyle İslam Dünyası için hayat-memat yılı olacak. 

Hesapları buna göre yapalım…

Ümitvarız ve âkıbet bizim olacak inşaallah…