Amerika, Rojava’da örgüt istemiyor
Ortadoğu’nun yoğun kaynamalı kazan olacağı, sadece uzun süreli Filistin meselesinden değil, Obama’nın 2008’de ABD Başkanı seçilmesinden belli idi. Ortadoğu’daki Amerika tepkisini sadece o, yani Müslümanlığa bulaşmış biri törpüleyebilirdi. İkinci bir Vietnam hezimeti ve faciası yaşamamak için Amerika, Ortadoğu’da yerli müttefiklere de sahip olmalıydı. 1991 Körfez çıkarmasından sonra yaşadığı sendromdan sıyrılmak için ABD derin devleti, Obama kartını açtı ve bununla Ortadoğu’da sempati toplama gayretine düştü.
Şu anda Ortadoğu’daki en büyük kart, Kürt kartıdır.
Birinci Dünya Savaşı’ndan beri Ortadoğu topraklarından gözünü ayırmayan ABD ve Ortadoğu topraklarına doymayan İngiltere, yeni dünya dengeleri için manivelayı Ortadoğu’ya vururken, PKK’yı da manivela olarak kullanıyor.
Tabii, PKK tek boyutlu bir sonuç değil... PKK ile beraber diğer Kürt örgütlerini (Barzani ve Talabani taraftarları) de göz önünde bulunduran Amerika, Kuzey Irak’ta oluşan siyasi yapılanmanın oluşumuna, ikinci Irak harekâtıyla doğrudan katkıda bulundu. Şimdi orada bir ABD uydusu devlet var.
Batı Kürtlerinin yaşadığı coğrafya, Kuzey Suriye’de. (Oraya Kürtçe Rojava deniyor.) Suriye iç savaşıyla bu yörede PKK paralelindeki PYD ve YPG’nin egemenliğine terk edildi. (Kim ne derse desin, Rojava’daki Kürt egemenliğini ABD tanıyor ve Türkiye’deki barış süreci bedeli olarak orası PKK’ya terk edildi ve böylece örgüt, dağlarda rezil olmaktan kurtulup şehir hayatına kavuştu.)
PKK, Rojava’daki şehirlerin bazılarında egemen olmaya başladı ama hiç beklemediği bir şekilde karşısına IŞİD çıktı. Bu coğrafyada ve Irak’ın kuzeyinde egemenlik kurmaya çalışan IŞİD, siyasi olarak boş olan coğrafyayı doldurmak üzere harekete geçti. Malumdur, tabiat boşluğu sevmez.
IŞİD, İngiltere ve ABD’nin belirlediği çizgiyi aşıp geniş bir coğrafyada etkin olmaya başlayınca, karşısında ABD’yi buldu. PKK, PYD ve YPG’yi mağdurlaştırarak meşrulaştırmaya çalışan Türk solu, IŞİD eşkıyasının ortaya çıkması karşısında neredeyse zil takıp oynayacaktı. İki yıla yakın bir zamandır, vahşet sergileyen IŞİD’i görmezden gelen Türk sosyalistleri, Aynül-Arab (Kobani) gündeme gelince bastı çığlığı ve ne zaman ki ABD, IŞİD mevzilerine bomba yağdırmaya başladı; bizim sosyalistler de kahrolması gereken Amerika’ya alkış tutar oldu. (Vay beee!.... Nereden nereye geldik!... Türk solu Amerika’dan medet umuyor!... Duy ey Behice Boran, Hikmet Kıvılcımlı, Mehmet Ali Aybar, İsmail Bilen, Deniz Gezmiş, Hüseyin İnan, Mahir Çayan, falan filan!....)
İşte bu Türk sosyalistlerinin sevdiği Amerika, PYD, YPG’nin kaşına gözüne vurgun da ondan destek çıkmıyor onlara. ABD, Rojavada ve Kuzey Irak’ta Barzani’nin egemen olmasını istiyor. Şimdi IŞİD mevzilerini bombalayıp onları zayıflatacak; arkasından da Barzani peşmergelerini Rojava’ya yerleştirecek. Baksanıza, bizi bile peşmergeye koridor açmaya razı etmiş Amerika.
Hasıl-ı kelâm, Kuzey Suriye ve Kuzey Irak’ta ABD ve İngiltere sadece Barzani ile iş birliği yapar... Oralarda Barzani’den başka güç istemez. İşte şimdi Barzani’nin hiç gücü olmayan Rojava’ya da Türkiye ve ABD kontrollü Barzani peşmergeleri geliyor. Bu da Rojava’nın Barzani’ye altın tepside sunulması demektir.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.