Sokağa Çıkamaz Hale Gelebiliriz
BİZ bu kafada gidersek, biz dozunu arttıra arttıra bu ölümcül yanlışları yapmaya devam edersek, biz gaflet içinde gerçeklere gözlerimizi kapatırsak, bugünleri aratacak durumlara düşebiliriz.
Evet bugün İstanbulda, Trakyada, yurdun orta ve batı bölümlerinde hayli sıkıntılar var ama yine de sokaklara çıkabiliyor, pazarlarda alış veriş yapabiliyor, uçaklara trenlere otobüslere binebiliyoruz…
Fırınlardan ekmek, marketlerden gıda maddesi alabiliyor, lokantalara çayhanelere gidebiliyoruz.
Bu saydığım normal şeyler bundan birkaç ay önce Diyarbakırda ve ona komşu bazı vilayetlerde yapılamamıştı. İnsanlarımız öldürülmüş, dükkanlar yakılıp yıkılıp yağmalanmış, müzeler talan edilmiş, kütüphaneler tahrip edilmiş, valilikler sokağa çıkma yasağı koymuşlardı.
Bu saydığım normal şeyler bundan birkaç ay önce Diyarbakırda ve ona komşu bazı vilayetlerde yapılamamıştı. İnsanlarımız öldürülmüş, dükkanlar yakılıp yıkılıp yağmalanmış, müzeler talan edilmiş, kütüphaneler tahrip edilmiş, valilikler sokağa çıkma yasağı koymuşlardı.
Dış düşmanlarımız ve onların içteki yardakçıları bütün (kelimeyi tekrar ediyorum BÜTÜN) ülkeyi bu hale getirmek istiyor.
Biz bu kafayla gidersek, İstanbul da Diyarbakır’a benzeyebilir, benzetilebilir.
Ülkemizdeki terör hareketlerini Müslüman Kürtlerin ve gerçek Alevîlerin yaptığını zannedenler derin bir gaflet, korkunç bir yanılma içindedir.
Bugünkü kötülüklerin beyni ne Türktür, ne Kürttür, ne de Müslüman.
Aldatılmışlar, kötü yola sürüklenmişler de vardır ama onlar baş değildir; eldir, tetiği çeken parmaktır, ayaktır, terörün hamalıdır.
Fitne ve fesat hareketinin beyni birtakım Kriptolardır.
Bu gerçeği bilmeyen, öğrenmek istemeyen, kabul etmek bir tarafa, inkar edenlerle köy olmaz kasaba olmaz.
Türkiye’yi çökertmek isteyenler, kış aylarında az veya çok pusacak, baharda genel taarruza geçecektir.
Onların gözü karadır. Türkiyenin bütünlüğünü korumak isteyenler, onlardan daha gözü kara olmak zorundadır.
Bu terör işi, ne şiş yansın ne kebap zihniyetiyle çözülmez.
Son derece radikal çareler, çözümler bulunmalı ve hayata geçirilmelidir.
Terör örgütünü ve onun başındaki adamı muhatap kabul etmek, onlarla müzakereler yapmak intihar olur.
Türkiye devletinin muhatabı Müslüman Kürtlerdir. Onların temsilcileriyle görüşüp konuşup çare ve çözüm bulmak gerekir.
Müslüman Kürtleri devre dışı bırakıp, Kriptoları muhatap kabul etmek, korkunç bir hezimete, yenilgiye, parçalanmaya, felakete yol açar.
Türkiyenin bu topraklarda var oluşunun ana sebebi ve faktörü İslamdır. Çözüm, İslamda aranmalıdır.
Bugünkü fitne fesadın, terörün, korkunç krizin birinci sebebi vaktiyle İslama savaş ilan edilmiş ve din hürriyeti konusunda çok kötülükler edilmiş olmasıdır.
İslam kardeşliği giderse iç barış ve sosyal mutabakat berhava olur.
Tarihini unuttum, bir Kürt köyündeki vatandaşlara insan pisliği yedirilmişti.
Üç veya beş bin köy haritadan silinmiş, halkı sürülmüştü.
Diyarbakır cezaevinde insanlık dışı korkunç ve iğrenç işkenceler yapılmıştı.
Medreseler ve tekkeler kapatılmıştı.
Onların acısını çekiyoruz.
Önce doğu ve güneydoğu Anadoluda, sonra bütün Türkiyede İslam serbest bırakılmadıkça, halklar İslam kardeşliği ile birleştirilmedikçe, medreseler ve tekkeler açılmadıkça, Ümmet birliği kurulmadıkça, Müslümanlar âdil ve râşid bir İmama biat ve itaat etmedikçe bu işler düzelmez. Düzelmek bir tarafa hızla bozula bozula menzil-i maksuduna gider.
Kötülük olmasını istemem ama bu kafayla, bugünkü zihniyetle, bugünkü basiretsizlikle kötülükler, fitne fesatlar durdurulamaz.
Bu yazımı kesiniz ve saklayınız. Beş altı ay sonra okuyunuz.
Keşke olmasın… İnşaallah olmaz…
* (İkinci yazı)
Lüks Mücahid!
BİZİMKİ İslam davasına hizmet etmek için yanıp tutuşuyormuş.
Başka ne istiyormuş?..
Dubleks veya tripleks site içinde şahane bir ev…
En pahalı ve lüks mobilyalar…
Jakuzili banyo…
Jaguar mı olur, sultanî bir Mercedes mi harika bir otomobil.
Evin önüne gelince düğmeye basacak garaj açılacak… O, içeriye Neron gibi gururla, kibirle girecek…
Gardropları markalı elbise gömlek, paltolarla dolu.
Pahalı ayakkabılar.
Evde ve lüks restoranlarda en pahalı, en lüks, en nadide yemekler.
Daha bitmedi!.. Başı örtülü manken gibi bir karı… Sevimli çocuklar… En pahalı okullara gidecekler. Dışı Müslüman, içi seküler yetişecekler…
Böyle bir hayat için rant rant rant lazım… Helal parayla bunlar yapılamaz…
Şan, şeref, itibar, alkış, ün, makam mevki…
Resepsiyonlara gidecek… Yedi yıldızlı otellerin süitlerinde kalacak…
Kaplıcalar, yurt dışında tatiller.
Her şeyin en lüksü, en pahalısı, en cafcaflısı onda olacak.
Öyle ya, Müslümana her şeyin en iyisi layıktır.
Jakuzisinden çıkacak, sultanî kahvaltısını yapacak, giyinip kuşanacak, bürosuna gidecek.
Öğle yemeği… Akşam ziyafete gidecek.
Başörtülü manken hanımı… Avrupaî tesettür… Sevimli çocuklar…
Dâvasını yapar, devesini yapar.
Lüks mücahit!
31.10.2014