Minareler Müslümanların şehadet parmaklarıdır
Yer kürenin herhangi bir noktasında, minare görüp de yüzünde tebessüm dalgaları oluşmayan bir Müslüman düşünülemez.
Yer kürenin herhangi bir noktasında, minareli veya minaresiz bir cami görüp de diliyle kalbi arasında, huzurlu bir yolculuğa çıkmayan Müslüman düşünülemez.
Minareden ve camiden şikâyetçi olan, bununla da yetinmeyip, minare ve cami düşmanlarının yanında yer alacak Müslümanlar da düşünülemez (di).
Camiye ve minareye dostluk, Allah’a ve Rasulüne dostluktur. Ve bu dostluk, mümin olmanın gereğidir.
“Müminler kardeştir” ayetinin “iman edenlere” verdiği mesajlardan birisi de; “Allah’a ve Rasulüne dost olanlar, Allah ve Rasulünü işaret her şeye dost olurlar” demektir.
Bu duruma aykırı hareket edip; “Ben de Müslümanım ama camiden, minareden ve ezandan rahatsızım” diyenleri ve bu rahatsızlıklarını da cami ve ezan düşmanlarına malzeme verecek şekilde, gizli veya aşikârca yapanları, Kur’an-ı Kerim’in ve Hadis-i şeriflerin nasıl tarif ettiği malumdur.
…………….
İster kabul edilsin, ister reddedilsin, tüm dünyanın gördüğü bir gerçek vardır. O da bugünkü Türkiye’nin İslam âleminin lideri olduğudur.
Bu hakikati tüm İslam memleketlerinin halkları ile “diline gelenden, midesine inenden, kalbinden geçenden ve cüzdanına girenden” Allah’ın haberdar olduğuna inanan âlimler bilirler ki, Türkiye olmadan İslam âlemi daha da perişan olur.
Günümüzde, içeriden ve dışarıdan büyük koalisyonlarla Türkiye’nin yükselişine atılmak istenen kördüğümlerden birisi de masum gibi gösterilen ezan ve cami düşmanlığıdır.
Kördüğümlerin maksadı iyi niyetli herkesçe malumdur. Seksen yıldır halkıyla bütünleşemeyen bir Türkiye’nin halkıyla bütünleşmesidir.
Amaç; geçmişte olduğu gibi Türkiye’yi Haçlı ruhuna sahip ülkeler ile İslam ülkeleri nezdinde sürekli zayıf tutarak, pazarlıksız masalara oturtmaktır.
……………
Uzak tarihe gerek yok. İnsan olan insan, yakın tarihe kabaca bir göz atsa, ezana ve camiye düşmanlık edenlerin mezarlarında bir Fatiha bile okunmadığını görebilirler.
Oysa ezana ve camiyi sahiplenenlerin hatıraları sürekli canlı tutulduğu gibi ruhlarına sürekli Fatihalar gönderilmektedir.
Dünyada hiçbir Müslüman halkın ve beldenin şahitlik etmediği Türkçe ezan ve camilerin ahır yapıldığı bir dönem geçirdik.
Hani nerede Türkçe ezan okutanlar ve camileri ahır yapanlar? Hani nerede camileri ve ezanları şikâyet edenler?
Sadece bu coğrafyanın değil, Osmanlı döneminde 24 milyon metrekareye çıkan ve her metrekaresinde ezan okutulan topraklar ne kadar el değiştirirse değiştirsin, halen ezan ve Kur’an okunmakta, alınlar secdeye varmaktadır.
Ezanla ve secdeyle tanışmış topraklardan bunları söküp atmak mümkün değildir. İnsanlık bu hakikate şahittir.
………….
Yazıya başlarken Balkanlar’daki camilerden söz edecektim. Neyse sevindiğim bir haberle bitireyim mevzuyu.
Ağrı Doğubayazıt İshakpaşa Sarayı’ndakimedreseden “iki asır” sonra yeniden ezan sesi yükselecekmiş. Hamdolsun.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.