Kemal Belgin

Kemal Belgin

İkisi bir arada...

İkisi bir arada...

Hani bir keyif malı kahve var ya, üçü bir arada diye ve benim de hiç içmediğim bir türdür, şekerli olduğundan... İşte bu Cumartesi’yi de iki maç bir arada olarak yaşadık. O tür içeceği hiç kullanmadığımdan tadından haberim yoktur da, bu iki maçı peş peşe izlemekten acaba bir keyif alır mıyız diye de oturdum ekran başına...  Öyle ya ligin zirvesine oturmuş takımlardı bunlar. Karşılarındakiler de tam mideye indirilecek durumda idiler, puan cetveline bakıldığında...
Prandelli üstat(!) sahaya yine ön kenarlı olmayan bir ekip sürmüştü. Hamit de içeride, Dzemali de... Demek ki Sabri de, Hakan Balta da yanacaklardı... Ancak ne var ki Karabükspor’un eksiği çoktu. O kenar bölgeleri harmanlayacak oyuncular sakattılar. O da ne? Bizim spor basınının gönderilmesi gerekenler listesinin başına koyduğu Chedjou kornerden gelen topa kafayı çakmaz mı? Gol, Galatasaray’ı morallendirip yanlış kadroya rağmen bol pas yapmaya yöneltti. Eh karşısındaki rakip de eksikti ya... Sonra aynı golü o rakip attı. İşte o golde yine bir ders vardı. Rakibin siyahî uç adamına her topta geçit veren genç Koray çıkamadı yükseğe... Ne günahı olabilir ki? Daha dün Başakşehir’den yenen dörtte de o yok muydu? Peki, şu Gökhan Zan nerede? Ya da bulunmaz Hint kumaşı Tarık solda, Hakan ortada olmaz mıydı? Neyse... Prandelli, Umut’u oyuna alıp Sneijder’i kenara çekti. Ve de o Umut altı kişinin ıska geçtiği topa dokunda ve maçı aldı. Pardon unutmayalım. Yekta 87. dakikada girdi Hamit çıktı. Isınmamış, maç eksiği olan Yekta kısa sürede, kızışmış oyunda üç top kaptırdı, üçü de kontra oldu ama rakibin eksiği çoktu.
Sonra Kadıköy’e geldik. Rakip eksiği bol Rizespor. Fenerbahçe’de de oyun yönlendirici Emre ile yıkıcı güç Caner yok. Aaa o da ne? Daha maçın başında Cadlec, Volkan’ı yakmaz mı? Sıkıntı olur mu bu maçta? Öyle ya Fenerbahçe topuyla tüfeği ile saldıracak, Rize de kontra bulup felaketin boyutunu büyütecek. Nerdeee... Holosko ile mi, ağır tank Kwevkue ile mi? Bu arada hakem bana göre penaltı olmayan penaltıyı çaldı ve maçın bana göre tek oyuncusu kaleci Serkan çeldi. Devamla takımı yakan Cadlec eşitledi. Rakip öyle cılız ki, İsmail Kartal şu değişiklikleri yapmakta bile tereddüt etmedi. Cadlec yok, Topal stopere... Meireles dışarı hem Sow, hem de Webo oyuna... Yani en küçük bir tedbir düşünmeden. Haklıydı da... Çünkü rakip bir üçüncü lig takımı görüntüsü veriyordu. İki pası bir arada yapamıyorlardı. Baskı futbol baskısı değil sanki bir kale kuşatması gibi oluşunca, kaleci Serkan’ın da bir yere kadar direnci, gücü yetebilirdi. Ve Fenerbahçe, büyük farkla kazabileceği maçı ancak 2–1 kazandı. Penaltılara gelince mi? Verilip de kaçırılan penaltı, penaltı değildir. Ama Emenike’nin uçuruluşu penaltıdan öte cinayettir. Elle oynandığı iddia edilen pozisyon ise çok zor süzülecek bir durum... Ama ya sarıdan kırmızıya dönüşen kart. İlker kardeş, rakip kaleye 75 metre uzaklık var... Klasik bir faul… Faul var ama sarı kart yok. Aynı pozisyonu 70’li dakikalarda Maraton tribünü önünde Kuyt’a neden göstermedin diye sorarlar adama. Sen de dersin, kaleye 75 metre vardı. Desene formalar farklıydı.
Sonuç mu? Zirvenin babaları aynı skorlarla kazandılar. Biri deplasmanda maden buldu, diğeri içeride kolayı zorla bitirdi.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Kemal Belgin Arşivi