Spor tarihimizin en acı günü!
Bendeniz çok defa belirttiğim gibi meslekte 46. yılıma girdim de, aileden sporun içindeyimdir. Eski amcalarım ki hepsi bu ülkenin spor tarihinde önemli yerler edinmişlerdir, neler neler anlatmışlardı bana... Ama inanın Kazakistan maçı öncesi yaşadığımız bir olayın benzeri değil uzağından bile geçmiş bir anıları yoktu.
Düşünebiliyor musunuz; A Milli Futbol Takımımız çok ama çok önemli maçlarından birini oynayacaktır. Kalecimiz Volkan ısınmaktadır. Bu sırada kendisine kale arkası tribünlerinin birinden küfürler yağmaya başlamıştır. Volkan önce yapmayın veya başka anlam taşıyan parmak hareketlerinden sonra eldivenlerini çıkartarak soyunma odasına dönmüştür. İfade edildiğine göre de soyunma odasında giyinip stadı terk etmiştir. Ve maç oynanmadan kalecimiz değişmiştir.
Olay budur. Küfür edenleri şiddetle ve bin misli ile kınıyorum, ancak benim millikalecimi de maçı bıraktığı için aynı şiddetle kınıyorum. Göğsünde ay-yıldızı olan hiçbir canlı, hiçbir engel, hiçbir aleyhte faktör karşısında görevden kaçmaz, kaçamaz. Benim askerim Kore’de Kunuri Savaşı’nda makineli tüfeklere, ağır toplara karşı süngü takarak Allah Allah çekip karşılık vermiştir. Volkan’ın da göğsünde ay-yıldız vardı ama ben yüreğinde de aynı duyguları bulundurduğuna da inanmak istiyorum. Ama olmuyor... Ne demek kaçmak!
Ya sonrası... Aynı Volkan kulüp takımındaki arkadaşı Emre ve menajerle birlikte stada dönüyor. Daha doğrusu, 51. maddeden yanacağı açıkken, nasıl kurtulurum formülünü bulmak için... Ateş bacayı sarmıştır. Federasyon Başkanı, Spor Bakanı oradadır. Bir türlü bir formül bulunur nasılsa bu ülkede... Ama acı olanı teknik direktörümüz, pardon ülke futbol direktörümüz kişinin beyanatıdır. Diyor ki Fatih Terim, “Volkan’ın oynayacak durumu yoktu. Beli arızalıydı. Ayrıntılı bilgi edinemedim henüz...” Ayıp Fatih kardeşim ayıp! Madem Volkan belinden sakattı o zaman neden Brezilya maçının ilk yarısında ona üç gol yedirttin diye sormazlar mı adama? Benden başka kimse de soramaz sanırım. Yani yavuz hırsız-ev sahibi meselesi...
Devamla; maç sonrası stadın çıkış koridorlarında olaylar çıkıyor. Basın, Emre, Volkan ve menajer üçlüsünün çıkışını görüntülemek isterken arbede çıkıyor. Bazı basın mensupları korumalar tarafından tartaklanıyorlar. Bir dedikoduya göre de o korumalar da Volkan’ın takımının stadının korumaları imiş. Vay be! Ülkeye bakın ne hale gelmiş.
Şimdi bütün mesele Volkan’ın ceza almadan işi nasıl yırtacağıdır. Ne mi olur? Askerlik yoklamasına kendisi yerine dayısının oğlunu sokup çürük raporuyla yırtan kişiler 81. maddeye rağmen ortalık yerde dolanıp duruyorsa, Volkan da sahayı kılı döndüğü için terk etmek zorunda kalmıştır denilir olur biter... Burası Türkiye çünkü... Bir bakan mıydı, yoksa sadece milletvekili mi ayrıntıyı unuttum, ama o kişinin koltuğundan alınıp askere yollandığını da bilirim bu ülkede... Nereden nerelere geldik. Yazıklar olsun! Şimdi gözüm kulağım federasyonda ve bu rezalete bizzat tanık olan Spor Bakanı’nda... Ve de tabii ki işin aslını bilip de öyle konuştuysa Terim hocanın istifasını sunup sunmadığında...
Maç mı? İlk yarı çok iyi... İkinci yarı bizden iyi pas yapar rakibe karşı orta alanın Topal’la takviyesinin çok geç yapıldığı... Ve bir rakip kaleci sayesinde yürümeye devam ettiğimiz... Allah sonumuz hayırlı etsin!
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.