Kemal Belgin

Kemal Belgin

Yediye daha çok var!

Yediye daha çok var!

GALATASARAY’IN yeni başkanı Sayın Yersuvat, yanılmıyorsam ilk basın toplantısında, karşısındaki gazeteci arkadaşlara kınama anlamında şu soruyu sormuştu, “Roma, Bayern’den 7 gol yedi, hocası kovuldu mu..? Yani, biz neden şimdilik Prandelli’yi kovalım ki anlamında bir sitayiş...  Eh, yeni Başkan haklı... Galatasaray, henüz en fazla dört yedi... Gerçi Trabzonspor maçıyla birlikte toplam yedi gol ediyor ama, olsun hepsini bir maçta yemedi ki...

Hafif yollu bu makaradan sonra, maça geçelim isterseniz... Prandelli sahaya öyle bir onbir sürmüştü ki, futbolla uzaktan da ilgilenen olsa donakalırdı. Peki, sahaya sürülen 18 kişilik kadro yetersiz miydi ki böyle olmuştu. Bilirsiniz ben yedekler kadrosuna sahadakilerden daha çok dikkat eden bir yorumcuyum. Baktım; Sneijder, Semih, Tarık, Hamit, Umut ve Pandev kulübedeydiler. Sahadakiler mi? Hep yazdım, hep söyledim, hem de daha transferde adı geçtiği günden bu yana; Olcan bu takımda yedek bile olmaz... Yekta ve Emre ise, Sneijder, Hamit evde kaldıklarında kadroya girebilirler ancak... Ama Prandelli’nin çarşamba akşamı hayati maçı var ya Anderlecht’le... Hani şu “Bizim işimiz Avrupa ile değil, Türkiye Ligi’yle dedikten sonra...” Anlaşılan o ki bu İtalya’nın zihin sağlığı da gitmiş. Neyse... Galatasaray maçın ilk yirmi dakikalık bölümünde maça hâkim idi. Bunda Trabzonspor’un henüz yeni hocasıyla ilk maçı çıkışının ve Özer’in iki görevden birini ihmal edişi ve Ekici’nin arkaya geç kalışının katkısı da vardı. 

Paragrafı yeniledim, çünkü oyun değişiyordu. Özer artık oyuna dahil olmaya başlamış, Ekici arkasındaki Salih ve Constant’la saha paylaşımını iyi yapmaya başlamıştı. Maç da böylece Trabzonspor’un eline geçti. Ama ne var ki, Karadeniz takımının da yedek kadrosu tuhaftı. Savunmada bir arıza olsa, orta alanda çöküş başlasa kenardan geleceklerden beşi forvet ve biri de savunmacı idi... Neyse, sahada öyle bir Galatasaray vardı ki, hani beni şu göbeğimle bile kulübeye oturtsanız bir şey fark etmezdi.

Sabri gidiyor, Selçuk’la işbirliği yapabiliyor, hatta zaman zaman Melo’da katılıyor ama, ondan sonrası sağır... Emre topla uğraşıyor ama, ne kaçan var, ne de kendini pas için gösteren... Burak mâlum... Stoperlere yem olmuş bitmiş... Cardozo bekliyor, alıyor ve veriyor... Ekici ve Özer ilk yirmi dakikadan sonra Constant ve ağırlıklı olarak Bonsingwa’dan destekle maça ağırlık koyuyorlar.
Hele hele Umut’un ikinci yarıda oyuna girmesiyle, bazı otoritelerin “Galatasaray çift santrfor oynarsa, Burak da etkili olur” yorumlarına cevap olarak Trabzonspor maçın üzerine çöküveriyor. Hep sordum; Umut-Burak tamam da, bana arkadan bir Galatasaray dörtlüsü saysanıza diye... İşte onu sayamadıkları için de bu maç da üçlük oldu. 

Goller mi? Ersun Yanal, Fenerbahçe’de Gökhan Gönül’le uyguladığı kornerdeki ön direkten arkaya aktarma işini yeni takımına da yaptırarak ikinci golü buldu. İlki de başlayış olarak benzerdi. Sonrasında Yusuf’un düne kadar kendisine makas atan hocalara haykırışı vardı. Avrupa’da böyle bir golü yılın golü seçerler, şimdiden yazayım. 

Ersun Yanal’ın, sarı kartlı Salih’i alıp Fatih’i oyuna sokuşu ise tam isabet değil, sanki kumardı. Ama Galatasaray iki uç adamına dönerek bu kumarın kâr hanesine yazılmasına yardımcı oldu. Burası da teknik açıdan çok önemlidir...

Sonuca gelince... Mancini’nin, bırakın ilk maçını, daha ilk idmanından sonra, Galatasaray asla şampiyon olamaz diye yazmıştım. Prandelli geldiğinde de Galatasaray yarışta bulunamaz demiştim. Şimdilerde mi? Ohoooo herkes yazıyor, söylüyor. Aklıma ne geldi biliyor musunuz? Rijkaard, altı maçta altı galibiyet kazandığında da, Galatasaray sekizincilikle altıncılık arasında kalır demiştim. Hani o günlerde büyük yorumcunuz Rıdvan Dilmen’in, “Lig bitti, ikinciye bakalım” yorumunu yaptığı günlerde... Pardon; Galatasaray kaçıncı olmuştu? Sıkıldım be!

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Kemal Belgin Arşivi