Zincirsiz Bir Kadın: Rosa Parks
Amerika’da, geçen Ağustos ayında, Michael Brown isimli siyahî bir gencin, Darren Wilson adındaki
beyaz bir polis tarafından öldürülmesi ile başlayan isyân, polisin yargılanmadan serbest bırakılması ile büyüdü. Missouri Eyaleti’nin Ferguson kasabasını yangın yerine çeviren süreçte gelinen nokta ise polisin istifâ etmesi..
Amerika’nın siyâhî bir lideri var ama, hâlâ ırk ayrımı ile dünya gündeminde. Hâlâ bu kara leke ile başı dertte.
Bugün 1 Aralık. Bugünün, Amerika târihinde husûsî bir mânâsı var. Herşey, bugün başladı deneblir.
Rosa Parks, bir terzi. 1 Aralık 1955’de, bir beyaza yer vermeyi reddederek bir yıl süren ve zaferle sonuçlanan Montgomery Otobüs Eylemi’ni başlatan kadın.
Sıradan bir terzinin, durup dururken böyle bir eylem başlatmasına inanmak mümkün değil.
Rosa’nın doğduğu Alabama Eyaleti’nde, beyaz çocukların okul otobüsü vardı. Kendi renginde olanlar ise yürürdü. Uymak zorunda kalsa da bunu asla kabûllenmedi ve istikbâldeki isyânının belirleyici unsuru oldu.
Raymond Parks ile evlendiği zaman “aktivist” kelimesi ile tanıştı. 1955 yılında, Rosa Parks, Tennessee'de, Highlander Halk Okulu'na kabul edildi. Okul, siyah ve beyaz aktivistlerin buluşma yeriydi. Şiddetsiz direniş stratejileri ve taktikleri geliştirmek için çalışıyorlardı. Rosa, buradaki eğitimden sonra, artık, otobüs eylemine hazırdı. Polisten de beyazlardan da korkmuyordu. Kısacası, zincirsiz bir zenciydi.
Parks, Montgomery'ye dönerek terziliğe devâm etti. 1 Aralık 1955'ta işten çıktı ve eve gitmek için otobüse bindi. Ayakta kalan bir beyaz yolcu, Rosa’dan kalkmasını isteyince reddetti. Otobüs şöförü devreye girerek polis çağırmakla tehdit etti. Rosa Parks ise sâdece “Çağır” dedi. İstediği zâten buydu. Tutuklandı ve bir yıl süren eylem başladı. Zenciler bir yıl boyunca toplu taşım araçlarına binmediler.
Bir yıl sonra, Montgomery’de, otobüslerdeki ırk ayrımı kânûnen sona erdi.
Kânûnların beyazlara üstünlük tanıması ve siyahlara şiddet uygulayanlara gerekli cezâyı vermemesi edebiyat ve sinemanını da ilgi alanına girdi. Harper Lee’nin tek romanı olan Pulitzer ödüllü Bülbülü Öldürmek, sinemaya uyarlandı ve üç dalda oskar ödülü aldı. Amerikan adâlet sistemine ve ırkçılığa sıkı bir eleştiri yapan film, klâsikler arasına girdi. 1930’larda geçen bir hikâyeye göre, işlemediği bir suçtan yargılanan bir zenci, sırf renginden dolayı “suçlu” bulunuyor. Sene 2014. Amerika’da, bir zenciyi öldüren polis memuru serbest.
Irkçılık ile ilgili olarak, “Mississipi Yanıyor” filminden bahsetmemek olmaz. 1960’larda Mississipi’de ırkçılığın boyutunu görmek için seyredin derim. Rosa Parks’ın neye isyân ettiğine ve cesâretine hayran olacaksınız.
Quentin Tarantino'nun yazdığı ve yönettiği 2012 yapımı “Zincirsiz” filmi hakkında daha önce yazmıştım. Filmi seyrederseniz Rosa Parks için “zincirsiz kadın” sıfatını niye kullandığımı anlayacaksınız.
“Peki Malcolm X?” dediğinizi duyar gibiyim. Bu apayrı bir konu. Hem zenci hem Müslüman hem de zincirsiz bir kahramanı bu yazıya sıkıştırmak haksızlık olur. İleride inşallah...
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.