Beşiktaş ağır geldi!
Maçın analinize geçmeden önce Konya’nın yepyeni, pırıl pırıl stadının tribünlerini dolduran 40 bin futbolsevere teşekkür etmek istiyorum. Çünkü onlar sezon başından bu yana yaşadığımız tribün dramına dur dediler. Son verdiler mi bilemem ama en azından bu iki önemli takımımızı buluşturan bu maça, “Şeref verdiler, onur kazandırdılar...”
Evet, Beşiktaş sahaya sadece Demba Ba ve Sosa yeniliği ile çıktı geçen sezona oranla... Yani kadrosu rakibine göre daha oturmuş, daha ezberci oynayabilecek güçte idi. Trabzonspor’un ilk on birinde ise yanlış saymadıysam sekiz yeni vardı. Yani bir takım oyununda, adını ister basketbol, ister voleybol deyin, aranan en önemli özellik olan birlikte düşünmek, birlikte uygulamak, tabii futbola göre birlikte savunmak ve hücum etmek nosyonlarından eksikleri vardı Trabzonspor’un...
Ve Beşiktaş Veli-Atiba temeli üzerine oturttuğu her iki yöne gidiş gelişlerini Sosa gibi müthiş bir orta saha beyni ile Trabzonspor’un bir yarım saat nefes almasına izin vermeden oynadı. İlerde de Ba gibi gol atmaktan öte futbolu çok iyi bilen bir son adam ile Trabzonspor’un Ersun hoca geldiğinden bu yana üçlü, dörtlü ve çeşitli biçimde oynatılan savunmasını yerle bir etti. Yani Trabzonspor’un Ersun hocanın göreve geldiği ilk maçtan bu yana eleştirdiğim savunma kuruluş denemelerinin nedenli zararlı olduğu bir kere daha ortaya çıktı.
Böyle bir oyun oluşumunda tabii ki Beşiktaş’ın savunması da rahat edecekti. Çünkü rakip çok dağınız gelebiliyordu ancak. Orta alanı hangi yöne ağırlık verecekti şaşırmıştı. Cardozo, doğru mu yazdım hâlâ bilemiyorum, oyunun tek bir saniyesinde bile alışık olduğu, kendi stiline uygun bir tek top alamadı. Buna izin verilmedi çünkü...
Trabzonspor kalecisi Fatih’in hediyesi ve Veli’nin müthiş şutundan patlayan ilk gol aslında Trabzonspor’un uyumsuz kadrosunun biraz daha dağılmasına neden oldu. Sonra Ba’nın ustalığı ile bu kurumdaki bir maç bitmişti sanki... Papadopulos-Constant değişikliğinin başlangıçta tercih olarak sahaya yansıması acaba Trabzonspor’a ne kazandırırdı? Hatta bu maça bir Yatabare veya Waris aşısı da Beşiktaş’ın yerleşik düzenini rahatsız eder miydi? Soruların cevaplarını Ersun hoca bulacak tabii ki...
Gelelim önemli bir yere... Beşiktaş’ta üç uç adamı bulundurmanın fazla lüks olduğunu iddia edenler, bu maçtan sonra da aynı görüşte kalacaklar mı? Ba gidiyor, Pektemek gidiyor ve oyuna giren Cenk finişi yapıyor.
Hep söyledim, hep yazdım; takım oyunlarında alışkanlık edinmek en başlıca başarı anahtarıdır diye... İşte iki takım arasındaki fark buydu. Peki, bu Trabzonspor, Galatasaray’ı nasıl yenmişti diyebilirsiniz. Haklısınız da... Ama o gün Galatasaray henüz takım olamamıştı. Çünkü masayı uyumlu yemeklerle dolu hale getirmek kuralını işletecek aşçısı yoktu.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.