Sedat Laçiner

Sedat Laçiner

Türkiye ve IŞİD'e Karşı Koalisyon

Türkiye ve IŞİD'e Karşı Koalisyon

ABD ve müttefikleri IŞİD’e karşı şimdiye kadar 700’e yakın hava saldırısı gerçekleştirmiş. Hava saldırıları IŞİD’in konvoylar halinde silah ve adam taşımasını, dolayısıyla güçlerini hızla bir yerden bir yere hareket ettirmesini zorlaştırıyor. Ancak IŞİD’in hava saldırıları ile bitirilemeyeceğini herkes biliyor…

Amerikalılar, diğer taraftan Peşmerge’yi ve Irak Ordusu’nu eğitmeye ve donatmaya devam ediyor. Birkaç ay önce anlaşıldı ki Irak Ordusu pratikte yoktu. Kâğıt üzerinde büyük bir ordu varmış gibi dursa da, on binlerce Iraklı askerin aslında kışlaya hiç uğramadı, olanların da askerlikle pek az ilişkisi olduğu tespit edilmişti. İşte, ABD bu olmayan orduyu toparlamaya ve IŞİD’e karşı hazırlamaya çalışıyor. Aynı şekilde Kuzey Irak Kürt Yönetimi’nin askeri gücünün de yeterince ‘fit’ olmadığı, içlerinde sırf maaş verilmek için orduya alınanlar olduğu görüldü. ABD, Almanya ve İngiltere aylardır Peşmerge’yi eğitiyor, ayrıca bazı sofistike silahları da veriyorlar… Amerikalılar ve Avrupalılara ek olarak İranlı subayların ve istihbaratçıların da Irak’ta eğitim ve diğer yardımlarda bulunduğu biliniyor.

Irak Ordusu ve Peşmerge dışında yardım alan bir diğer grup da PKK ve alt kolları. Hatta Suriye’de PKK’nın bir şubesi sayılan PYD, Amerikalılardan silah yardımı dahi alıyor. ABD’nin PYD ve diğer PKK güçlerine istihbarat sağladığı, askeri danışmanlık desteği verdiği ve daha birçok alanda destek sağladığı da konuşulanlar arasında…

Yardımlar ve verilen askeri eğitim sayesinde IŞİD, Irak’ta bir miktar geriletilebildi. Kilit nokta ise Musul. Amerikalılar Musul ve çevresinde çok sayıda IŞİD’e ait tankı, topu ve inşaat makinalarını tahrip etti. Çok sayıda IŞİD militanının da öldürüldüğü belirtiliyor. Ne var ki IŞİD hala çok diri ve savaşma arzusuna sahip. Bu haliyle IŞİD’i Musul’dan söküp atabilmek Kürtlerle ve Irak Ordusu ile pek de mümkün görünmüyor. Musul’da yaşanacak bir şehir savaşı çok kanlı olabilir ve savaştan IŞİD galip çıkabilir.

ÖNCE IRAK, SONRA BELKİ SURİYE

Musul’un geri alınabilmesi biraz da Amerikalıların ne kadar risk alacağına bağlı. Eğer Amerikalı ‘danışmanlar’ komuta pozisyonlarından sahaya daha çok inebilirlerse, yani ön saflarda savaşabilirlerse dengeler daha hızlı bir şekilde değişebilir. Eğer Beyaz Saray Irak’ta daha hızlı sonuç almak isterse hem Amerikalıları sahaya sürebilir, hem de Irak’ta Amerikalı asker sayısını arttırabilir.

Oysa Amerika’nın bir acelesi varmış gibi durmuyor. Yetkililer sık sık IŞİD’e karşı savaşın uzun bir süre alabileceğini tekrarlıyorlar. Obama, Irak’tan Amerikan askerlerinin tabutlarının gelmesini hiç istemiyor. Obama’nın istediği uzun ama maliyetsiz bir zafer. Ayrıca Obama tüm odağını Irak’a vermiş durumda. Hava saldırılarıyla yıpratılan IŞİD, Amerika’nın desteğiyle ama Iraklılar tarafından Suriye’ye doğru sürülsün istiyor. Irak’ın öncelikli olmasında Irak petrol sahalarının ABD için önemi ve bu ülkede bulunan Amerikan üsleri etkili oluyor.

Eğer bu oyuna Türkiye de katılabilseydi Amerikalıların işi kolaylaşacaktı. İncirlik Üssü sayesinde hava saldırıları sıklaşacaktı, ayrıca eğer ikna edilebilseydi Türklerin kuzeyden güneye askeri baskıları IŞİD’in kuşatılmasını sağlayacaktı. Buna rağmen bazılarına göre ABD, Türkiye’nin Irak topraklarına karadan girmesini çok da tercih etmiyor. Çünkü Türkiye’nin karadan girişi olası bir Kürt devleti planını bozabilir, Bağdat Yönetimi’ni rahatsız edebilir, ayrıca İran’ı farklı manevralara zorlayabilir vs.

BOŞLUĞU İRAN DOLDURUYOR

İran’ın bölgede ne kadar etkin olduğunu bir önceki yazımızda ifade etmiştik. İran sadece Irak Ordusu’na ve Peşmerge’ye destek vermekle kalmıyor, düzensiz Şii militanlarına da her türlü desteği veriyor. İran’ın uzun vadeli hesabı ise ülkede Şii hâkimiyetinin daha da genişlemesi. Bu bağlamda hem Bağdat yönetimi, hem de İran Şii militanların kuzeyde de kullanılmasını istiyorlar. Ancak Amerikalılar bu taleplere şimdilik soğuk, çünkü biliyorlar ki silahlı Şii militanların Sünni yoğun bölgelere girmesi mezhep savaşlarını kontrol edilemez bir noktaya taşıyabilir.

Bazı uzmanlara göre İran bölgede Türkiye’den boşalan alanı dolduruyor. Suudi Arabistan ve müttefikleri ise İran’ın Irak’ı ve Suriye’yi Şiileştirmesinden, bu şekilde tüm İslam dünyasına yayılmasından endişe ediyor, hatta korkuyor.

Suriye’ye gelecek olur isek ABD’nin Suriye konusunda henüz net bir planı mevcut değil. Öyle ki IŞİD Irak’ı bırakıp Suriye’ye çekilse belki bu bile yetecek.

IŞİD orta vadede Irak’tan çıkarılabilir belki, ancak yerine gelebilecek güçleri analiz ettiğimizde Türkiye için sorunun çözülmeyeceği, belki de katmerleşeceği de görülebiliyor. Yani IŞİD’i bitirmek Irak’ta çözüme ulaşmak için geçilmesi gereken duraklardan biri, ancak nihaisi değil.

TÜRKİYE DIŞARIDA MI KALDI?

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın önceki gün yaptığı açıklamalardan anladığımız kadarıyla Türkiye ile ABD, Suriyeli muhaliflere dönük olarak eğit-donat programında mutabık durumdalar. Ancak bu konuda herhangi bir adımın atıldığına dair somut bir işaret görünmüyor.

Erdoğan, eğit-donat konusu ile uçuşa yasak ve güvenli bölge konularında somut bir adımın söz konusu olup olmadığı sorusu üzerine, şunları söylüyor:

Eğit-donatta bir mutabakat görünüyor. Diğer iki konuda maalesef henüz bir mutabakat yok. Bu mutabakat olmadığı sürece burada sağlıklı bir adımın atılması mümkün değil. Sadece hava harekâtı ile burada netice almak mümkün değil. Bunun bir kara harekâtı olması şart. Kara harekâtının hava harekâtı ile desteklenmesi gerekir. Eğit-donatın nerede yapıldığı veya yapılacağı konusundaysa bu taraflar arasında yapılan görüşmelerle uygun yerler şu anda kendi aralarında belirlenmiş vaziyette. Tamamı ile mutabakat sağlandığında bu eğit-donatın belirlenen yerlerde yapılma süreci başlayacaktır...”

Buradan anlıyoruz ki Türkiye’nin uçuşa yasak bölge ve güvenli bölge taleplerinde hiçbir gelişme yok. Hatta Erdoğan’ın sözleri ABD’nin bu önerilere ilke düzeyinde dahi olumlu cevap vermediğini gösteriyor. Diğer taraftan eğit-donat’ta ilke düzeyinde bir anlaşma varsa da henüz bir tek muhalifin bile bu program dâhilinde eğitilip, donatılmadığını anlayabiliyoruz.

Başka bir deyişle, Türkiye Irak ve Suriye’de ABD önderliğinde yürütülen kampanyanın bir parçası değil…

Sayın Erdoğan’ın sözlerinden anladığımız bir diğer husus ise Türkiye’nin hava saldırılarına ek olarak kara operasyonlarını da tercih etti. Muhtemelen Türkiye Suriye ve Irak’a bir miktar girmek istiyor, ancak bunun için uluslararası operasyonlar içinde hareket etmeye çalışıyor.

Dediğimiz gibi, ABD’nin şimdilik acelesi yok… Özellikle Suriye konusunda Amerikalılar aceleci davranmıyorlar. Türkiye için ise en öncelikli yer Suriye ve Türkiye’nin, Amerikalıların tam aksine oldukça acelesi var. Çünkü, Suriye krizi bu şekilde sürdüğü sürece Türk ekonomisi, sosyal yapısı ve siyaseti bundan olumsuz yönde etkileniyor...

KİTAP ÖNERİSİ

Ermeni tehcirinin 100. yılı yaklaşırken Ermeni meselesi üzerine kitaplar da bir bir çıkıyor. En son elime Mehmet Mert Çam'ın 'Tehcir ve Propaganda' adlı eseri geçti. Kolay okunabilir, akıcı bir kitap... Bir günde okudum ve istifade ettim. meraklısına tavsiye edilir... Kitap, İlgi Kültür Sanat'tan çıkmış, 240 sayfa. 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Sedat Laçiner Arşivi