Cumhuriyet Acı ve Izdıraptır
Siz ne dersiniz bilmem ama oldu olacak birkaç soru daha soralım: Cumhuriyet kurulurken batıdan laiklik ilkesi alınmasa idi acaba ne olurdu?
Bunun üzerinde acaba yeteri kadar düşündük mü?
Düşünmediysek, gelin biraz beraberce düşünelim İsterseniz. Cumhuriyet sonrasında laikliğe ve onun yardımcısı, tamamlayıcısı diğer devrimlere geçişinden sonra devlet ile millet arasında bağ kopmuştur diyebiliriz.
Hadi iyi niyetli olalım ve diyelim ki “devlet kendince milletine huzurlu bir rejim kabul ettirmek istemiştir.” Ama yanlışı şurada, bunu halka sormamıştır. Ondan öyle bir talep olup olmamasına bakmamıştır. Üstelik bunu istemeyen bir halka hem de her türlü baskı, cebir ve şiddeti uygulayarak zorla kabul ettirmek istemiştir. Eline geçirdiği devlet gücüyle, yargı ve emniyet güçlerini de devreye sokarak kısa vadede, Milli Eğitim, kültür ve sanat politikaları ile uzun vadede, onların rızaları hilafına bir resmi dini, fikri, ideolojiyi, sistemi, hem de büyük bir zulmü halkına reva görerek kabul ettirmek ve sevdirip benimsetmek istemiştir.
Bu ülke seksen senedir sancı çekiyor, acı çekiyor, istemediği bir sistem tarafından pres gibi eziliyor. Seksen yıldır “cumhuriyet ve demokrasi demek, halkın iradesinin hakimiyeti demektir”, “Hakimiyet kayıtsız şartsız milletindir” denilerek dalga geçiliyor. Fakat değişmeyen gerçek odur ki, halk seksen senedir zulüm görüyor, acı ve ızdırap çekiyor.
Nedendir bu acı, bu azap?
Nedeni şu: Devlet halkın dininden ve medeniyetinden koptu. Kendi kopmasıyla da kalmadı. Halkına zorla kendi dini olan İslam’dan ve onun hayat tarzından, kültür ve medeniyetinden alıp Batı medeniyetine girdirmek istedi. Bu bir Müslüman'ı Hıristiyan yapmak istemek gibi bir şeydir. Hiç kem küm etmeyelim, bu İslam’a savaş açmaktır. Hiçbir Müslüman buna gönüllü razı olamazdı. Olmadı da.
Olmadığı için de devreye jandarma girdi, polis girdi, yargı girdi, onların baş edemediği yerde de en son ordu girdi. Ordu ise önüne gelen her neyse silip süpürüyor, yok edip tüketiyordu. Devrimleri yerleştirme bahanesiyle işlenen cinayetleri burada sayacak değiliz.
Bir çok kitabımızda, özellikle de “İlim ve Özgürlük”, “Sistem ve Şeriat”, “Osmanlıdan Cumhuriyete Büyük Kırılma” ve şu anda matbaada olup bir hafta sonra çıkacak olan “Laiklik Sorgulaması” kitaplarımızda bunları kısmen anlattık. Başkaları ciltler dolusu kitaplar yazdılar. Hatta ansiklopedileri yazıldı yakın tarihin ve o süreç içinde işlenen cinayetlerin.
Bizim burada esas sormak istediğimiz bir soru vardı, söz arasında kayboldu sanki. Şimdi soralım onu: “Bu millet İstiklal harbinde niçin savaştı?”
Soralım, düşünelim ve cevabını araştıralım. Soru dedimse o kadar zor da değildir cevabı. Lütfen yorumlarınızda bunu işleyiniz. Benim yazım hazır, sizden kopya çekecek değilim. Bu yüzden rahatça “yorumlayınız” diyorum.
Biz de gelecek yazımızda bunu açıklamaya çalışalım inşallah.