Misafir
Geçtiğimiz hafta Alanya’da yaşayan kız kardeşim aradı. “Dün Furkan oynamak için bahçeye inmişti. Öğle vakti eline bir kaplumbağa ile geldi ve bana anne sakın bırakma o benim arkadaşım, ne söylesem anlıyor, ben onu çok sevdim’ dedi ve odasında ona bir yuva yaptı. Ne yapmam gerekir diye sordu. Ev ortamı hayvanların bakımı için uygun değildir. Fakat bu imkâna sahip olanlar, çocuğun taleplerine saygı göstermelidirler. Yeğenim Furkan bahçede yakaladığı bu hayvanla iletişim kurmuş ve ona yaşayabileceği bir yuva hazırlamıştı. Teknoloji çağında yaşıyoruz, çocuklar neredeyse vaktin tamamını internet başında geçiriyor. O yüzden Furkan’ın kaplumbağa ile kurduğu arkadaşlığın sona ermesini istemedim. Kız kardeşime kendisi vazgeçinceye kadar itiraz etme, fakat hayvanın bakımı konusunda gerekli bilgileri edinmesini sağla dedim. Furkan kaplumbağaya üç aydan beri odasında bakıyor. Tek kardeş olduğu için bu hayvan onun yalnız dünyasına açılan bir kapı oldu. Her sabah okula gittiğinde arkadaşlarına kaplumbağa ile olan bağından söz ediyor. Kaplumbağaların beslenme düzenleri ile ilgili epey bilgi edinmiş, ona nasıl davranacağını biliyor. Kaplumbağaya misafir adını takmış. Sanırım bir süre sonra onu gerçek yurduna bahçeye bırakmayı düşünüyor olmalı ki, bu sevimli arkadaşına misafir demiş. Kültürümüzde misafirin ayrı bir yeri vardır. Annelerimiz misafire yapılacak ikram ve hürmete büyük önem verirler. Misafir kapıda karşılanır, kapıda uğurlanır, misafirin gönlünü hoş tutmak için evin sahibi her fedakârlığa katlanır. Furkan da öyle yapıyor, akşam belli bir vakitten sonra odayı terk edip ışığı söndürüyor. Sabah okula gitmeden önce kaplumbağanın yiyeceğini veriyor onunla sohbet ediyor ve ona el sallayıp evden çıkıyor. Hafta sonları akraba ziyaretlerine gidiyorlar o erkenden eve dönmeyi ve Misafirin ihtiyaçlarını karşılamayı düşünüyor. Misafir onun arkadaşı ve sırdaşı. Annesine öfkelendiği vakit, odasına çekilip Misafirle konuşuyor sonra da eğilip sakın bunları kimseye söyleme diyor. Geçtiğimiz hafta telefonla konuştuk, bana “teyze o benim sırlarımı biliyor, ben okulda üzüldüğüm bir şey olsa ona anlatıyorum” dedi ve güldü. Niçin güldüğünü sorduğumda, biliyorum sen de annem gibi onun beni anladığına inanmadın… dedi. Furkan misafirle o kadar yakın bir bağ kurmuştu ki, ona çocukça roller vermiş ve bu rolleri oynadığına kendisini inandırmıştı. Furkan’ın sırdaşım dediği bu Misafirle daha ne kadar vakit geçireceğini bilemiyorum. Ama bu minik kaplumbağanın onun hatıraları arasında hep yaşayacağından ve onunla sırdaş olarak kalacağından eminim. Bunun yanında, eve şenlik getiren bu misafirin gitmeden evvel, Furkan’a sabrı, fedakârlığı ve empati yapmayı öğreteceğinden de eminim…
Furkan’ın Kaplumbağası
Furkan Alanya’nın konaklı kasabasında doğa ile iç içe yaşayan bir çocuk. O elekronik oyuncaklara hiç ilgi duymuyor. Onun bahçesinde oynadığı kedileri, evlerinin balkonunda ötüşen kuşları ve Misafir adını taktığı kaplumbağası var. Furkan bu imkanlara sahip olduğu için kendini şanslı görüyor.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.