M. Şevket Eygi

M. Şevket Eygi

İstanbul’u Mahveden Rant Belası

İstanbul’u Mahveden Rant Belası

Nüfusu 82 milyon olan Almanya’nın başkenti Berlin, varoşlarıyla birlikte 5 milyon ise, 72 milyon Türkiye’nin gerçek başkenti olan İstanbul’un nüfusunun 4 milyon civarında olması gerekir. Bilemediniz 5 milyon.

Peki bu şehir niçin 20 milyonluk bir mega-kent haline gelmiştir?

Rant yüzünden, rant yüzünden...

Birtakım çeteler, Şile civarındaki ormanları yerleşime açmak için kaç yıldan beri şeytanî planlar yapıyor. Rant için, rant için...

İstanbul rant yüzünden mahv olmuştur.

Türkiye’nin başındaki en büyük belâ ranttır rant.

Rantçı çeteler, İstanbul’u 30 milyona çıkartmak için gece gündüz çalışıyor, rant için.

Şu ana kadar bu şehirde trilyonlarca dolarlık rant elde edilmiştir. Bu rantlar devletin, belediyenin, milletin, ülkenin kesesine ve kasasına mı girdi? Hayır, birtakım çetelerin.

İstanbul’daki binaların yarısından fazlası kaçak yapılmıştır. Devlet, belediye, kanunlar yok muydu? Vardı ama rant ağır basmıştır.

20 milyonluk İstanbul kesinlikle idare edilemez.

Bu şehre su yetişmez.

Trafik sıkıntısı hayatı felç eder, halkı canından bezdirir.

Büyük bir depremde, 2010 yılında çıkması beklenen bir savaşta İstanbul perişan olur.

Bu kadar büyük bir şehirde güvenlik sağlanamaz.

Büyük bir krizde 20 milyon ahaliye ekmek temin etmek zor olabilir.

İstanbul’u bu kadar büyüten rantçı sefiller hem şehrin, hem Türkiye’nin kanına girmişlerdir.

Türkiye yakın tarihinde iyi idare edilmiş olsaydı İstanbul bu kadar büyümezdi.

Her sabah milyonlarca vatandaş otomobillerinde tek başına oldukları halde işlerine gidiyor, akşam da yine tek başına evlerine dönüyor... Bu şehir bu trafiği kaldırmaz.

Şu anda İstanbul’un etrafında on binlerce yüksek mesken binaları yapılıyor. Bunlarla birlikte birkaç seneye kalmaz şehrin nüfusu 30 milyona çıkacaktır.

Hindistan’dan, çin’den, İran’dan, dünyanın her yerinden otomobil ithal ediliyor. Birkaç sene içinde İstanbul trafiği cehennemî bir kördüğüm haline gelecektir.

İstanbul’a bir tek Boğaz köprüsü yeterdi. Bu köprü yapılmadan önce şehrin aşırı ve anormal şekilde büyümemesi için tedbir alınması gerekirdi. Alınmadı. Aksine, rantçılar köprülerden dolaylı olarak milyarlarca dolar kazandılar.

üçüncü köprünün yapılması planlanıyor. Bu, İstanbul’un ve Türkiye’nin felaketi olur.

İstanbul’daki rant yağmasından yakın tarihte birkaç iri kişi milyarlarca dolar vurmuştur.

üstad Turgut Cansever beyefendiye sormuştum:

“İstanbul nasıl düzelir, ıslah olur?..” Acı bir tebessümle şu cevabı vermişti:

“Büyük bir zelzeleden sonra...”

*

İstanbul’un ve Türkiye’nin kurtulması için, mega-kentin mutlaka küçültülmesi gerekir.

82 milyonluk Almanya’nın (en geniş şekliyle) 5 milyonluk Berlin’i örnek alınacak ve şehir küçültülecektir.

Halbuki şu anda yapılanlar bunun tam tersinedir.

İstanbul 30 milyonluk bir kent haline getirilmek isteniyor.

Bugünkü İstanbul gerçek manasıyla bir şehir değildir, dünyanın en büyük köyüdür, hattâ en büyük mezraasıdır.

Almanya’nın meşhur Göttingen şehrinin nüfusu 110 bindir. Oradaki üniversitenin 4 milyondan fazla kitaplı bir kütüphanesi mevcuttur. öyle sıradan, uyduruk, ıvır zıvır kitaplar değil, bir kısmı antika, çok kıymetli, nadir kitaplar.

Nüfusu alabildiğine çoğaltılan 20 milyonluk İstanbul’un en büyük kütüphanesi Beyazıt Devlet Kütüphanesi’dir. Orada kitap, belge, mikrofilm vs sayısı sadece 450 bindir. Utanç verici bir tablo.

2004’te çıkartılan bir kanunla Kocaeli yarımadasındaki Sultanbeyli ile Şile ilçeleri, Trakya’da ise Büyükçekmece, çatalca ve Silivri ilçeleri Büyükşehir Belediyesi sınırları içine alındı.

Şu anda Şile’ye iki gidiş, iki gelişli bir otoyol yapılıyor harıl harıl.

Geçenlerde bir milletvekilinin imar değişikliğine uğrayan bir arsa satışından bir milyon dolar komisyon aldığı medyada büyük gürültü ile ilan edildi.

önce arsayı ucuza kapatıyorlar, çünkü orada inşaata, yapılaşmaya izin yok. Sonra imar değişikliği yapılıyor ve arsa birden bire on misli değer kazanıyor.

Böyle binlerce imar değişikliği yapılmıştır. Bundan oluşan rant yüzlerce milyar dolardır.

çeteler şimdi gözlerini Şile’ye dikmişlerdir.

Bu memleketin hali ne olacaktır?

Kasıtlı veya kasıtsız, bilerek veya bilmeyerek Türkiye’nin bir kısmı hızla boşaltılmaktadır, Müslüman nüfustan arındırılmaktadır.

Acaba ileride buralara dışarıdan nüfus mu ithal edilecektir?








Önceki ve Sonraki Yazılar
M. Şevket Eygi Arşivi