İslam alemi perişan, yıkık, harabe,dökük...

Hepsinden daha fecaati ilk kıble Mecid-i Aksa terörist İsrail’in işgâli altında iken Noel gecesi Müslüman oturmuş tombala çekiyor.“Ya çıkarsa” Allah(cc) da cezanı verir.

Diyor kimisyonerler,Müslüman’ın en cahiline bile Hıristiyan olun sakın demeyin, olmazlar. Onlara adetlerimizi öğretin gerisi kendiliğinden gelir.

Tabi ki Hıristiyan veya Yahudi gibi yaşadıktan sonra “inancımı değiştirdim” demeye gerek kalmıyor. Hadis-i şerif gereği, kimki onlara benziyorsa o onlardandır...

Benzemek deyince tabi ki gözü, kulağı, kafası değil...
Hayvan hayvana, insan insana elbette ki benzer. Asıl olan asaletini bir kenara iterek onlar gibi yaşamak, onlar gibi düşünmek, onlar gibi gülmek, onlar gibi fırıldak olmak.

Hele de “yılbaşın kutlu olsun!”mesajları...

Gayrimüslimiçin bumesajın bir anlamı olur daMüslüman’ın yılbaşı Hicri olduğuna göre ne anlamı olabilir? Ateist kutsal saymadığı “Kadir gecen mübarek olsun” der mi?

İdeolojiler ile inançlar kendi kavramları içerisinde bir anlamtaşır.

“Ey coni, selâmünaleyküm” dersen aval aval yüzüne bakar...

Belli ki cehalet aldı başını gidiyor.

Ne akımız aktır, ne karamız doğru dürüst karadır.

Özenti, inancı olmayanlar için bir derece de; inancı olan, hele de namazdan geri durmayanların
“onlara benzemeleri” ruhlarında ki çelişkinin bir ifadesidir. Kura’n’ın hükmü... İbadetler Müslüman’ı
kötülüklerden alıkoymuyorsa oturup düşünmesi lazım... Ya kazançlarda sıkıntı var, ya niyetlerde...

Bu geceyi bir kısımMüslümanlar yılbaşı olarak, Hıristiyan alemi Noel niyetine kutlarken kapitalin bol olduğu lüksmekanlarda, hanelerde, ekranlarda, çehrelerde ne kirlilikler akacak.

Hele de bekar evleri denilen yerler tam bir rezalet.

Şöyle soralım, bu evlerde muta nikahı adı altında kalanlar kimin çocukları?

Bu çocukların anaları babaları yokmu?

Büyükleri yokmu?

Yanlış yaptıklarını bunlara kimseler söyleyemezmi?

Diyanet bile bu konularda gereği gibi hassas değil.

Diyor ki vaaz efendi, “yılbaşında içki içmeyin, kumar oynamayın”.

Güzel de “bu yılbaşı Hıristiyan’ındır” desene.

Kimileri de kürsüye kurulunca kitabın dip notlarından demvuruyor.

“Eh bu gece geçmiş günahlarınızın muhasebesini yapın” diyor.

Şuna bak yahu, dışarıda katran yağarken ben oturup muhasebe yapacağım!

Sanki muhasebe yapmak için özel bir gece varmış gibi.

Diğer gecelere ne olmuş?

Müslüman, yatağa girdiği her an muhasebesini yapmalı...

Bazılarına bu tip konular anlamsız gelebilir, aslında çok çok anlamlı.

Bir olayda, ihtiyar anne baba, şikayete gelmişti. Yılbaşı gecesi arkadaşlarını evine toplayan evin erkeği, geç saatlere kadar içki ve eğlence iki yaşlıyı çileden çıkarmıştı.

İhtiyar baba, “oğlum yetmez mi, başımız kazana döndü” deyince, evde ne cam kaldı ne çerçeve.

Televizyona varıncaya kadar kazma sapı ile kırmış dökmüş.

“Be moruk, geri kafalı, sen benim eğlenceme nasıl karışırsın.”

Bu katır cinsini tutukladık ama üç gün sonra ana yüreği geldi oturdu:

“Ne olur, oğlumu bana verin...”

Sanki gözlerimle görüyor gibiyim, kim bilir bu tip vukuatlar kaç evde oluyor.

İdam sehpasında son sözü sorulan genç, “anamın tatlı dilini son kez öpmek istiyorum” demiş.

Ana gelmiş dilini uzatmış, öpeceği yerde hart diye ısırarak dibinden koparmış.

“Senin tatlı dilin beni darağacına yolladı canım anam, koparayım ki kardeşlerime de zararı dokunmasın.” Baskı olur diye çocuklarına iyilik yaptığını sanan analar, babalar...

Kutsal Noel gecelerinde kimbilir kaç genç kız kirletiliyor, kumar yüzünden kaç ocak sönüyor.

Sorsanız “eğlence hürriyeti” diyecekler, tabi ki eşek hürriyeti.

Günahların muhasebe gecesi(!) fuhuşun en doruk noktaya ulaştığını, uyuşturucunun tavan yaptığını, Taksimgibi toplu yerlerde yüz kızartıcı tacizler olduğunu görürsünüz.

Bu rezaletin adına sen yılbaşı de, o da Noel desin.

Sonuçta gavurlaşmak, soysuzlaşmak aynı kapıya çıkmazmı?