Çare: Medîneleşmek
Şehirlileşip zenginleştikçe dünyevîleşmek ve sekülerleşmek kaçınılmaz mı oluyor? Yoksa bize şehirlileşmeyi ‘modernleşmek’, modernleşmeyi ‘dindar olmamak’ olarak mı ezberlettiler?
Sorular ne kadar can yakıcıysa ‘doğru’ cevaplar da o kadar hayat verici olur; hakikat inşâ eder zira.
Ama önce aramalıyız hakikati ki bulalım.
Zamanın en müzmin illeti: Aramamak! Bulduğunu sanan niçin arasın ki! Bildiğini zanneden de daha cahili mi var?
Sahi neydi aradığımız?
“Şehirlileşmek” diyorduk, kötü bir şey midir? Hayat tarzımızı ne belirler bizim? Kim karar verir? Nasıl bir hayat tarzı arıyoruz ‘biz’?
‘Biz’ derken irfanı ile barışık, hikmete talip, hakikati arayan mü’minleri kastediyorum.
Sorunun cevabını düşüneduralım bir müddet, şimdi kısa bir ‘ustalık’ istitratı yapalım… (‘istitrat’ ne? diye sormayın, lügate bakın lütfen: kubbealtilügati.com)
El-MEDİNETÜ’L-FÂZILA’YI ARAMAK
“Siyasetnâmeler” dersi almıştım bir vakit. Neler neler yok ki bizim tarihi mirasımızda. Okuyup anlayabilene, idrak edip takdir edebilene…
Hocalarım “sizi kıskanıyoruz” derlerdi de anlamazdım. O zamanlar tahlil ettik Fârâbi’nin El-Medinetü’l-Fâzıla’sını, Kınalızâde’nin Ahlâk-ı Alâî’sini, Kâtip Çelebi’nin Mizanü’l-Hak fî İhtiyari’l-Ehakk’ını ve daha nice güzîde eseri… Hem de Osmanlıca’dan okurduk hepsini… Sonra uzun uzun tartışırdık ‘faziletli şehir’ nasıl kurulur diye. ‘Şehirleşme’nin faziletlerini de rezîletlerini de terazinin kefelerine koyar, faziletlerin ağır basması için hayaller kurardık.
Seneler sonra Ak Parti iktidarlarında Şehircilik Bakanlığı kurulunca çok sevindim. Hatta ustalık döneminde asıl imtihanın şehirleşmede olacağını düşünüyordum. Mimarlar Mühendisler Grubu (MMG) eski başkanı Avni Çebi’den az dinlemedim ‘şehirleşme’nin ne derece hassas ve önemli olduğunu.
Başbakan Davutoğlu’nun dikey değil yatay mimari vurgusu da heyecan vericiydi. Ama henüz ‘faziletli şehir’ arayışlarının cevabını bulmuş değilim. Eğitim merkezleri ‘hikmet’ üreten, kolluk kuvvetleri ‘şecaat’ ve ‘adalet’ dağıtan, eğlence ve yeme-içme yerleri ‘iffet’li olan şehirler inşâ edemedik. Birarada yaşama kültürünü hazmetmiş erdemli toplumlar olamadık henüz.
Arayacağız. Arınacağız. Bulacağız.
MEDÎNELEŞMEK
Parantezi kapatıp konuya dönüyorum… Niyet ve nazarımızın hayat tarzımızı şekillendirdiğini düşünüyorum. Daha konforlu, daha müreffeh, daha dertsiz-tasasız, sorumlulukları daha az olan bir hayat tarzı ise istediğimiz, dağda da olsak şehrin merkezinde de yaşasak bizden olsa olsa kaldırım taşı olur. Üzerinden geçip gidilen bir taş kadar faydamız olur topluma, millete ve ümmete.
Çare Medineleşmekte…
Deva, Resûlullah Medîne’de ne yaptıysa onu yapmak, ne dediyse onu dinlemekte…
O’nun yıldızları olan Sahabe’yi anlayıp taklit etmekte çare.
Faziletli şehirleri böyle kurabiliriz ancak.
Roma’ya çıkan yollar değil Medîne’ye çıkan yollar bizim yolumuz. Sevgili Peygamberimiz’in doğduğu bu gece bu yolları arayalım derim.
Yol O’nun yolu çünkü.
Sonsuz salât ve selâm olsun O’na, âline, ashâbına ve O’nun yolundan gidenlere…
Geceniz mübarek olsun.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.