Ali Eren

Ali Eren

Bol çalgılı kandil kutlaması…

Bol çalgılı kandil kutlaması…

Cumartesi günkü yazımdaki, kubbesinin üzerine kocaman bir haç indirilen Sultanahmed Câmii resmini gördünüz. O yazının sonunda, “Bunun benzeri başka fotoğraflar da var. Onları da görmek ister misiniz?” demiştim. Birçok dost, internet telefonlarla görmeyi çok istediklerini bildirdiler.

Söz… Hayretler içinde kalacağınız ve üzüntüyle seyredeceğiniz diğer fotoğrafları da siz değerli okuyucularımıza teker teker arz edeceğim. 

Ama -uzun zaman değil- biraz izin rica ediyorum. Çünkü ondan önce mecbûren temas etmem icap eden başka şeyler var. Meselâ bunlardan biri bu yazının başlığıyla ilgili mesele. Gecikmemem lâzım. Çünkü Mevlid Kandili daha yeni cumartesi günü ihyâ edildi. Geciktirmeden ondan bahsetmem icap ediyor. 

Değerli dostlar! Aceleye gerek yok. Vahdet yeni çıkmaya başladı. Hele biraz ısınalım da inşallah…

Bu köşede dudak uçuklatan daha çok şeylere şahit olacaksınız.

Gelelim esas meseleye…

Elimde bir davetiye var. Üzerinde şunlar yazıyor: Mevlid Kandili - Konser. Sami Savni Özer. Mevlid Kandili konserimizi teşriflerinizi diler, saygılar sunarım. İmza: …… Belediye Başkanı.  

Adı zaten konser olduğu için, neler olacağı baştan belli ama bizzat görüp kayda almak için verilen adrese, Zeytinburnu Kültür ve Sanat Merkezi’ne gittim. Çoğunluğu kadın olan yaklaşık 100 kişilik seyirci var. Sahnede Konser veren Sami Savni Özer, arkada da 10 kişilik bir grup. Her birinin elinde değişik çalgı âletleri. 10 kişiden biri kadın…

Mübârek Mevlid Kandili ibâdetine(!) çalgılarla başlandı. 10 kişi ellerindeki çalgıları çalıyor, Sami Savni Özer de 10 çalgının çıkardığı sese uygun olarak hem ilâhî söylüyor hem de bacaklarıyla ve ayaklarıyla çalgıların ritmine uyuyordu...

Bu şekilde değişik makamlarda ilâhîler söylendi. 

Sami Savni Özer bir ara dinleyicileri ilâhîyi hep beraber söylemeye dâvet etti. Onlar da uydular.

Dinleyicilerle beraber Sevdim seni ma’buduma… ilâhisinin birkaç mısra’ını söyledi. Seyircilerin çoğu kadın olduğu için, onların sesleri haliyle erkeklerin sesini bastırıyordu. Böylece, sesli olarak ilâhî söyleyen kadınlar da, bu konseri tertip edenler de mübârek kandil gecesinde “kadın sesiyle nağmeli olarak ilâhî dinlettirmek” sevabı işlemiş oldular(!).       

Televizyonlarda seyrettiğimiz “Türkçe olimpiyatları”nda, büluğ çağına gelmiş, saçı başı açık boylu boslu yetişkin kızlara çalgılar eşliğinde şarkı söylettirilmesini câiz görmüyorduk. Çünkü Müslüman hanımların başlarının ve gerdanlarının açık olması haram/günah olduğu gibi, erkeklerin duyacağı şekilde nağmeli olarak şarkı, türkü hatta ilâhî söylemeleri de haram ve günahtı. Onları dinlemeleri de erkeklere haram ve yasaktı. İslâmî eserler böyle yazıyor, biz de o eserleri okuyor, böyle biliyor böyle inanıyorduk…

Yanılmışız… O, baş ve bağırları açık olan yetişkin kızların çeşit çeşit çalgılarla şarkı-türkü söylemelerinden, meğer kâinatın efendisi pek memnun oluyor ve oralara mânen teşrif ediyormuş(!).

Böyle olunca insanın hatırına geliyor:

Efendimiz, çalgılarla ilâhî söylenen ve kadınların da erkeklerin duyacağı bir tonda bu ilâhîlere iştirak ettikleri yere de acaba teşrif etmiş midir?

Onu bilmiyoruz ama şöyle bir şey hatırlıyoruz:

Kendisinin dinsiz olduğunu söyleyen Aziz Nesin, her 10 Kasım’da saat 9’u 5 geçe sirenlerin çalınmasını mânâsız buluyor ve “Türkiye’den başka bir yerde düdükle anılan bir lider var mı?” demekteydi.

Hayatta olsaydı, acaba Müslümanlara da şöyle der miydi:

“Ey Müslümanlar! Kendim inançsızım ama, yine de size sormak isterim: 

İnançlı insan, inandığı peygamberinin doğum gecesini çalgılar altında mı ihyâ eder?”

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum
Ali Eren Arşivi