Bir gün O gelecek bu millet de görecek İnşallah
Son 12 yılını Türkiye “başkalaşım çağı” olarak yaşadığını hepimiz itiraf etmeliyiz. Çok şeyler eski değerlerinde başkalaştı, çok yollar kat edildi, çokça mesafeler alındı…
Bu satırları bir kenara koyalım…
Asıl olan… Batılılaşma merdivenlerinden yürüdüğünüz sürece, Avrupa’nın kalkınmış bir ülkesi olursunuz ama sağlıklı bir Osmanlı duruşunuz olmaz.
Bunu da bir kenara koyalım…
Kavmiyetçilik denilen hastalık Batılılaşma klasiğidir.
Sevsek de sevmesek de, taşlasak da, dövsek de iktidarın çok zor şartlarda kurulduğunu kabul etmek zorundayız. Bazılarına göre AK Parti iktidarı bir ABD projesi.
Tabi ki bekara karı boşamak kolay, evliye zor…
Aslında bu arenada bekarlar değil evliler konuşsun.
Öteden beri demokrasi diye salladığımız yapılanmanın içeriğinde Anadolu’nun başındaki kara bulutları görememe körlüğü müzmin dediğimiz muhalefete aittir.
Muhalefet bu ülkede her zaman bekardır…
Şöyle terennüm etmiş olalım; iktidarın yanlışlarını söylemek ayrı bir konu, hatta vatan borcu, ama gerçekleri görememek de ayrı bir konu.
Ne olursan ol, ülke gerçeklerinde köstebekleşmemek lazım.
NATO, Birleşmiş Milletler, İsrail ve sektör haline getirilen terör…
Bunların da dibacesinde Lozan masasından vererek kalkmış olmamızın ezikliği halen de sürüp gidiyor. Verdiğimiz sözlerle attığımız imzaların miadı henüz dolmuş değil.
Süreç işliyor, biz de o süreçte Kürtçüsü ile Alevicisi ile Paralelcisi ile uğraşıp duruyoruz. Ne zamana kadar sorusuna gelince.
Türkiye kalkınma problemlerini halledinceye kadar.
Geçmişi şöyle bir izlemeye alalım.
19 Kasın 2002’de Abdullah Gül Başbakanlığında kurulan ve de 28 Kasım 2002’de güven oyu alan bu iktidarın Dışişleri Bakanı Yaşar Yakış idi.
Koltuğuna oturur oturmaz karşısına Wolfowitz ile Grossman dikildi.
Tabi ki çantalarında dayatmalı ‘Irak harekâtı’...
Petrol zenginliklerini sömürmeye amade leş kargaları.
Türkiye’den istedikleri, birlikte harekêt etmek. Yani, Irak’a Türk Ordusu ile birlikte saldırmak.
Buna karşılık cazip teklifler.
Türkiye’nin IMF’ye olan borçları silinecek, Dünya Bankası yardımları devam edecek; savaş zararları
ABD tarafından karşılanacak, Kuzey Irak’ta kesinlikle ‘Kürt Devleti’ kurulmayacak. Kuzey Irak’ı Türk askeri kontrol edecek.
Bu teklifler aslında, ABD’nin ‘bir yoklama çekme’ oyunu idi.
Türkiye’nin bir deliğe iki sefer sokulması anlamını taşır. Körfez Savaşı’nda kazığı yiyen Türkiye, yine aynı palavralara muhatap oluyordu.
Demek istiyorlardı ki, komşularınızın işini bitirirken ses çıkarmayın, yardım edin sonra sıra size gelecek! Ortadoğu’da gelişen ‘kanlı olaylar’ bunu gösteriyordu.
Dışişleri Bakanı Yaşar Yakış, 3 Aralık 2002 tarihinde Amerikan isteklerine karşılık Türkiye hükümetine yeni bir müzakereye yer bırakmayacak şekilde açıklamasını yapıştırdı:
“Irak operasyonunu arzu etmeyiz, ama kaçınılmaz olursa hava sahamızı ve askeri tesislerimizi müttefikimiz Amerikan’ın kullanımına açarız.”
Anlayacağınız Türkiye bu noktada idi, tam bir teslimiyet, ne isterlerse ver politikası.
Bu yanlışlığı düzeltmek için hem Genelkurmay hem de Başbakanlık sabahlara kadar çalışarak sonuçta şu açıklamayı yaptı: “Sayın Bakan, seçenekler üzerinde durdu. Ancak, bu seçeneklere kendileri tarafından değinilmiş olması, Türkiye bakımından bir taahhüt anlamına gelmemektedir. Zira bu seçenekler hiçbir ülke ile görüşme konusu yapılmamıştır.”
Tarih 2015… Nereden nereye…
Şu anda ABD Türkiye’nin Hamas’a, Suriye’ye sahip çıkmasından oldukça rahatsız.
Tüm gayreti Güneyde bir Kürt devleti kurmak.
Terör örgütlerini dinç tutarak silah sanayilerini daha da geliştirmek.
Onun için bir yandan PKK ile PYD’yi beslerken, diğer taraftan IŞİD denilen kendi el mahsulü örgüt ile Türkiye’nin başına ikinci bir belayı sarmaya çalışıyor…
İşte asıl burası antikacılar yokuşu, bölgemizde kimin eli kimin cebinde belli değil.
Müttefik saydıklarımız, kardeş diye ellerinden tuttuklarımız hep Türkiye aleyhine çalışıyorlar.
Maksatları Osmanlı duruşu yeniden geri gelmesin…
Gelmesin ha!..
Bir gün O gelecek bu millet de görecek inşallah…
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.