İnsani emsal!
Başbakan düşündü, taşındı...
Kandıra'da tutuklu emekli generallerin muvazzaf general tarafından, Genelkurmay emriyle ama sivil kıyafetle ziyaret edilmesine, "İnsani bir ziyaret" dedi.
Ramazan böyle bir şey.
Bir şeye "insani" dendi mi, benim için akan sular durur.
Bu kıtlıkta, şu kuraklıkta, o çoraklıkta; "insani" her şey, ama üniformalı ama sivil, iyidir.
"İnsani" olunca bir ziyaret...
Bence yargı bağımsızlığını da zedelemez...
Devlet hiyerarşisini de...
Adalet, hakkaniyet duygusunu da!
Tabii, insanlık her insan için olursa.
"İnsani" bir şey emsaldir.
Misaldir.
Herkesin "Doğuştan eşit insan" olduğuna dair İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi dünyasında...
Herkesin "Adalet karşısında eşit" olduğuna dair Anayasa hükmü ülkesinde...
"İmtiyaz ve zümre egemenlikleri"ni kökten reddettiğini söyleyen Cumhuriyet rejiminde...
Herkes için "insani" içtihattır.
Bugüne kadar olmamışsa, kabahattir; bugünden sonra artık şarttır.
Ben, sivili ve askeriyle, hükümeti ve Genelkurmayı ile, Meclis'i ve MGK'sı ile, Adalet Bakanı ve sivil, askeri yargı mensupları ile, güvenlik güçleri ve cezaevi yönetimleri ile bu devletten artık şunu beklerim:
İnsan olan herkese insani hareket!
İster ziyaret, ister tababet, ama ille de insani adalet!
Bu zaten, işkencenin, kötü muamelenin, dayağın, zorlamanın, cebrin, aşağılamanın reddini...
İnsanca koşulların sağlanmasını ihtiva eder de...
Ayrıca;
Hasta olan tüm mahkûmların insanca tedavi, gerekirse tahliye hakkını...
Karı koca mahkûmları ayıran duvarlara karşın insaniyetin ve hukukun gereklerinin yapılmasını...
Özellikle çocukların istismarının önlenmesini...
Cezaevlerinde katledilmiş insanların hakkı, hukuku ve insaniyet namına gerekli işlemlerin yapılmasını, sorumluların bulunmasını, en azından kamusal bir utancın oluşmasını...
Ve aklınıza gelebilecek tüm insani ve hayati ve de hukuki zorunlulukları kapsar.
"İnsani" olmak, takdir ve bilhassa takip mevzuudur ayrıca.
Sırf cezaevi, suçu kesinleşmemiş olanın suçlu sayılmaması, insanlık adına sahip çıkılması gibi müşahhas hususlardan ibaret değildir.
Devletin tüm sivil ve askeri kurumlarında (tabii devletini, milletini, hükümetini, ordusunu seven özel sektörde de) kritik kriterdir.
Sivil veya askeri, kamusal veya özel hiç bir kurumda, hiyerarşi, mevki, makam, rütbe, statü, servet gücüyle kimsenin ezilmemesi, aşağılanmaması, dışlanmaması, mağdur edilmemesidir "insani" olmak.
Hakkaniyet, hak gözetilmesi, kimseye imtiyaz tanınmaması, imtiyazlılar tarafından alttakilerin hırpalanmamasıdır.
Her kademedeki insanın, her üniforma ve rütbedeki insanın, her kökenden, her bedenden ve ruhtan, her inançtan ve düşünceden insanın "insan" olduğunun hep hatırlanmasıdır.
"Yetim hakkı"nın da yenmemesi, "Yetim Hakkı"nın da yiyip bitirilmemesidir.
Yönetenlerin, buyuranların, emredenlerin, bizatihi kendilerinin de "insan" olduğunu, özel ve önemli görevler, yetenekler, konumlar ve statülerle donatılsalar dahi, ancak insan olarak "değerli" olabileceklerini unutmamasıdır.
"İnsani"... sadece "resmi insan hakları" değil...
İnsanın, insan olarak...
İster eşit bir kul deyin, ister eşit bir vatandaş...
Tüm haklarının var olması, tüm haklarıyla var olması ve hiçbir sivil veya askeri kudretin, maddi veya manevi gücün onun üstünde tahakküm kuramamasıdır!
O zaman hep birlikte, "insanlığa ziyaret"te bulunabiliriz.
Yoksa... Sadece sivillerle askeri "cezaevi ziyareti"dir olan biten.
Siyasi, askeri mesajı ağır, insani mesajı kısır kalır!
Başbakan ve Genelkurmay hem yanılmış, hem yanıltmış olur.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.