Kerime Yıldız

Kerime Yıldız

Sayın Cumhurbaşkanım! Hıncal Uluç’a kulak asmayın

Sayın Cumhurbaşkanım! Hıncal Uluç’a kulak asmayın

Son Umut”’a devâm ediyoruz.

1919’da, Yunanı üstümüze salan, Anadolu yanarken seyreden, tek kurşun atmadan Mudanya’yı imzâlayan ve güyâ yenik tarafken Lozan’dan kârlı çıkan İngilizi rahat rahat konuşmaya başladığımız bir dönemde, bu filmin çekilmesi tesâdüf olmasa gerek. Aynı İngiliz, o zaman Yunanı sahaya sürüp harcadığı gibi filmde de harcıyor. Bir İngiliz subayı, “Müttefikimiz Yunanlılar, söz dinlemeyip Batı Anadolu’yu işgâl etti.“ diyor. Yunan işgâlinin arkasında İngilizin olduğu gerçeği, örtbas ediliyor.

Senaristlerden biri Rum olduğu hâlde, esaslı Yunan düşmanlığı var. Hattâ, Connor, Türk subaylarını Yunan eşkıyâsından kurtarıyor. Taşlar yerine oturdu sanırım. Kaz gelecek yerden tavuk esirgenmez.
İlginç değil mi? Çanakkale’de savaşan ve 1919’da Anadolu’yu kurtarmaya giden Türk subayının yanında, bir İngiliz var. Yunanla karşılaşınca, İngiliz bizimkinden yana oluyor. (Helenizm aşkına Yunan isyânına katılan meşhûr İngiliz şâiri Byron’u affedebiliriz artık) 

Peki, İngilizler, bir filmle de olsa Anadolu ihtilâline destek verdiğini niye açık etsin ki? Bu, anlaşma yaptığı kişileri deşifre etmek olmaz mı? İşte, zurnanın zırt dediği yer burası. Bundan 40-50 yıl önce, İstiklâl Harbi’nde ve sonrasında İngilizin rolünü konuşmak cesâret işiydi. Hemen, vatan hâini oluyordunuz. Şimdi, herşeyi konuşuyoruz. Pâdişâhın vatan hâini olmadığını, Mustafa Kemal’i Anadolu’ya gönderdiğini, İngilizlerle al gülüm ver gülüm ilişkileri, Lozan’ın gizli maddelerini... Zâten, iki asırdır Batı hayranlığını kana kana içerek İngilizleşenler de bundan rahatsız değil. İlizyon canbazlığı bitti artık. Sultan Abdülhamit Han döneminde Boerleri katleden İngilizleri tebriğe giden ittihâtçılar, şimdi de aynısını yaparlar. Yapıyorlar da. Gavurun ekmeğini yiyen, gavurun kılıcını sallıyor. 1071’e ve 1453’e kinini kusan, içimizdeki haçlıları biliyorsunuz. İşin garibi, bir zamanlar, İngiliz oyunlarını herkesten çok dillendiren milliyetçilerin bir kısmı, sırf iktidâr karşıtlığı uğruna, bunlarla iş tutuyorlar. Utanmadan Latin alfabesine Türk alfabesi diyorlar. Osmanlı deyince tüyleri diken oluyor. Kısacası, İsrâilîyât ile Karamânîyât elele verdi; adı da Ulusalcılık. Bedeli bu devletin yıkılması da olsa iktidârın inmesine râzılar. Vah benim güzel ülkem!

Kısacası, İngiliz, “Çanakkale filmi yaptım.” diye ulusalcılara selâm çakmış. Biz nasıl, 2023 için heyecanlıysak, İngiliz, bir o kadar telâşlı. Bütün umûdu, ulusalcılar. “Bakın sizi, bir asır evvel Osmanlıdan kurtardım. Şimdi sıra Osmanlıyı sevenlerde” diyor anlayacağınız.

İyi de bir İngilizin “Ben de kuvvacıyım” demesi, bizim kuvvacıları rahatsız etmez mi? Etmez etmez. Zâten etmemiş ki Aydınlık gazetesi filmi, “Çanakkale bilinci” diye alkışlamış. 

Ey Ulusalcılar! Şecaat arzederken sirkatinizi ne güzel anlatıyorsunuz. Bir yuh da size. Hani şehitlerimize saygılıydınız? Aslında eliniz mahkûm. Eğer, ”Anzak go home” deseniz, şehitliğin Lozan’da İngilize verilmesini; Atatürk’ün Anzak tâziyesini nasıl açıklayacaksınız? Allah muhâfaza, şimdi bol bol düşmanlık edebiyâtı yaptığınız PKK’yı da ileride kutsarsınız. Yeter ki İslâm düşmanlığında birleşin. Zâten, Gezi Parkı’nda yaptınız.

Filmi öven muhâfazakâr gazetelere ne demeli? Ya arkadaş! Bu kadar mı aşağılık kompleksiniz var? Anlamadığı felsefeye, bilmediği soyut resme methiye düzen sonradan görmeler gibi davranmayı ne zaman bırakacaksınız? Sanattan anladığınızı ispât uğruna, övdüğünüz filmlerin (ve dizilerin) gerçek yüzünü görün artık.

Bu milletin en büyük düşmanı İngilizi iyi tanımamız lâzım. O İngiliz ki Hindistan Türk Devleti’ni işgâl edince, sultanın oğullarının etinden çorba yapıp anne babasına yedirmeye kalkacak kadar Müslüman Türk düşmanıdır. O İngiliz ki Çanakkale’de işlediği insanlık suçlarını, “Türkler insan değil.” diye savunmuştur.  

Sayın Cumhurbaşkanım! 

Şehitlerimizin aziz hâtırası adına, bu filmi ödüllendirmenizi isteyenlere, “one minute” çekeceğinize inanıyorum. Yok eğer, içimizdeki İngilizleri sevindirirseniz, bu milletten “hınc al”maya doymayanlara kulak verirseniz, benden paso... Bir daha da size yazmam.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
7 Yorum
Kerime Yıldız Arşivi