Pazar zulmü
BU pazar sabahı gazeteleri tarayayım, internete kabiliyetim oranında göz atayım, dolayısıyla da hafta içine malzeme biriktireyim dedim. Ama ne gezer! Bizim spor camiası durur mu, yine yumurtlayıp durmuş...
O halde sadede gelelim. Galatasaray’ın, bana göre, pantolon uyduramadık ceket alalım örneği yeni seçilen başkanı Duygun Yersuvat hoca bakın ne demişler, “Aziz Yıldırım havuz hesabı yapmışsa doğrudur...” Hatırlarsanız aynı büyük profesör şunu da söylemişti bundan yirmi, yirmi beş gün önce , “Cemaat Fenerbahçe’den ve Aziz Bey’den 50 milyon dolar avanta istemişti. Bu para verilmeyince de 3 Temmuz operasyonu yapıldı...” Sonra aynı büyük profesöre sordular; elinizde ne gibi kanıt var diye... O da şöyle cevap vermişti: “Bana birileri o günlerde böyle söyledi...” Hukuk profesörüne bakınız! Elinde kanıt olmadan, birilerinin ağzından çıkanlara inanıp böyle bir bomba atıyor ortaya... Şimdi 13 Ocak’taki duruşmaya çağrılıp ifadesine başvurulacakmış hocanın. Bana göre hiç zahmet etmesinler. Orada da birileri söylemişti diyecek. Yani argoda son günlerde çok kullanılan deyim gibi “Triçkadan nameler.”
Eh, bu ülkenin spordaki iki önemli lokomotifi, hatta hatta en çok taraftara sahip iki büyük kulübünün başkanlarına bir bakın neler göreceksiniz. Haa bir tanesi zaten emanetçi ama en azından insan bu durumunu bilir ağzını ona göre açar... Diğeri, Allah geçinden versin, zaten dünyanın bir numaralı kanununun emri gelene kadar başkan, bu yüzden onu fazla ırgalamaz ağzından çıkanlar falan...
Ve de kaç gündür Türkiye Futbol Federasyonu’nun yeni yerli-yabancı, pardon yerli kuralını tartışıp duruyoruz. Bence kendimize eziyet ediyoruz. Hadi bunu bir kenara bırakalım. Çünkü koca Beşiktaş’ı altından kalkılamaz bir borç yükü altında bırakın kişiyi ülkenin futbolunun başına getiriyorsak, fazla da üzerinde konuşmaya gerek yok gibi...
Ve de ben buradan bu ülkenin üç büyükler dışındaki bütün kulüplerine seslenmek istiyorum. Ne yapıp yapın, kendinize yayın geliri dışında kaynaklar bulun. Yoksa yakında kulüplerinizin kapısına kilit vurabilirsiniz. Ya da bence en doğru yoldur, ligden çekilin ve de bu kendini ülkenin sahibi zannedenler kendi aralarında bir sezonda 30’ar maç yapıp üçlü bir lig oynasınlar... Bundan ne mi olur? Ayol zaten bir takımda 14 yabancının cirit atabileceğini düşünürsek, ha 18 takımlı, ha 3 takımlı oynanmış ne fark eder ki? Milli Takım mı? Aman canım bize ne? Biz tamamen duygusal (malum, baş, işaret ve ortak parmakların uçlarının birbirlerine sürtülerek yapılan işaretidir(!) davranıyoruz. İnşallah Milli Takım, bu yeni “Yerli kuralı” ile çok değil üç beş sene sonra Dünya Şampiyonudur... Bitti mi? Hayır! Bu üç beş sene içinde Arda’yı Avrupa’da yalnız bırakmayıp düzinelerle oyuncu ihraç edeceğiz. Nasıl mı? Yahu dostlar; Avrupalı takımlarında oynamayan oyuncuları çok ama çok fena yakındın izler de ondan...
Hayırlı haftalar efendim!
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.