Yahudiler Müslümanlarla iyi geçinmeli ve barışmalıdır
Biraz siyer ve hadîs ilmine vakıf olanların malumudur, Resulullah (Salat ve selam olsun ona) Efendimizin Medine'de Yahudi bir hizmetkarı vardı, çocuktu. Bu hizmetkar bir gün hasta oldu, yatağa düştü, hizmete gelemedi. Çok merhametli, şefkatli, vefalı Peygamberimiz (SAV) çocuğun ziyaretine gitti. Hizmetkarın hastalığı ölümcül idi, Efendimiz (SAV) ona iman teklif etti, "Müslüman ol da senin için şefaat edebileyim" dedi. Çocuğun babası oradaydı, ona Peygamberin (SAV) teklifini kabul etmesini söyledi, hizmetkar Kelime-i Şehadet getirip canını Rahman’a teslim etti. Radiyallahu anh.
İslam devletinin tebaası (vatandaşları) olan Ehl-i Kitab, Müslümanların zimmeti altındadır. İsyan ve hıyanet etmedikleri müddetçe korunurlar; canları, malları, ırzları, kimlikleri, din ve inançları güvende olur.
Sefarad Yahudilerİ İspanyadan kovulduktan sonra Osmanlı devletine iltica etmişler (sığınmışlar), din hürriyeti ve güven içinde yaşamışlardır.
Cumhuriyetin ilanından sonra bazı Yahudiler (bütün Yahudiler değil) Mürtedlerden yana olmuş, İslama ve Müslümanlara cephe almıştır. Böyle bir isyan, Tevrat’a da, gerçek Museviliğe de aykırıydı.
Asıl ismini gizleyen Moiz Kohen, Tekin Alp ismiyle Türkçülük kitapları yazmış, bunlardan birine “Kahr olsun Şeriat” başlıklı bir bölüm koymuştur. Ne büyük nankörlük!
Gerçekten büyük bir ilim adamı ve araştırıcı olan Avram Galanti (Abraham Galante) ise Müslümanlardan, İslam kültüründen yana olmuş, harf inkılabından önce, “Arabî Harfleri Terakkimize Mâni Değildir” ismini taşıyan bir kitap yazarak, projesi hazırlanan Latin yazısı devrimine, haysiyetli bir ilim adamı olarak muhalefet etmiştir.l
Türkiye Yahudileri, teolojik açıdan İslamı kabul etmemekle beraber, Müslümanları desteklemelidir.
Yahudi sinagoglarında cumartesi ayinlerinde, hangi ülkedeyseler o ülkenin devletine dua edilir.
Osmanlı devletinde de böyleydi. Devlete yapılan bu duayı kaldıran, sahte mesih Sabatay Sevi olmuştur. Bu zat daha da ileriyle giderek Osmanlı mülkünü birtakım hayalî krallıklara ayırmış, başlarına adamlarını geçirmiştir. Onun bu cür’eti bile idamına yeterli bir delil olmakla birlikte Devlet-i Aliyye onu sürmekle yetinmiştir.
Anadolu Ermenileri Osmanlı devletine ve Hilafetine sadık kalmış olsalardı, bugün ülkemizde beş milyon Ermeni yaşayacaktı.
Yine Anadolu Rumları, Osmanlı'yı savunmuş olsalardı, Biz Osmanlı devletinin uyruğuyuz, Müslüman Türkler bizim vatandaşımızdır demiş ve istilacı Elen kuvvetlerine karşı çıkmış olsalardı, ülkemizde şu anda beş milyon Türkiye Rumu yaşar olacaktı.
Anadolu Rumlarının feci sonu, İzmir metropoliti Hrisostomos’un karaya çıkan Yunan ordusunu resmen takdis etmesiyle (kutsamasıyla) başlamıştır. Ne büyük beyinsizlik!... Sen Osmanlı kimliğini taşıyorsun ve ülkeyi işgale gelen düşman ordusunu takdis ediyorsun…
Tekrar Yahudilere dönelim:
Ülkemizde artık çok az tek kimlikli Yahudi kalmıştır ama bir veya bir buçuk milyon iki kimlikli Gizli Yahudi bulunmaktadır. Bunların aklı ve iz’anı varsa, ülkenin hakikî sahibi Sünnî Müslümanları desteklemeleri gerekir. Böyle yaparlarsa, burada İsraildeki Yahudilerden daha hür ve haysiyetli yaşayacaklardır.
İsraildeki Sefarad Yahudilerinin ikinci sınıf vatandaş muamelesi gördüklerini, ezildiklerini, horlandıklarını çok iyi biliyorum…
Yahudiler varlıklarını korumak istiyorlarsa Tevrat’a ve gerçek Museviliğe aykırı Siyonizm ideolojisini bırakmaları ve Müslümanlarla barışmaları gerekir.
Buna, bizim değil, öncelikle onların büyük ihtiyacı vardır. Çünkü İsrail tarihten silindiği vakit, Müslümanlarla barış ve uyum içinde olmaları gerekir.
Bana inanmıyorsanız Neturei Karta hahamlarına sorunuz.