Doçent, YÖK üyesi olur mu?
Medya, konuya başörtüsü açısından yaklaştı. Ben o açıdan yaklaşmayacağım. Çünkü ben kıldan tüyden işlerle uğraşmadığım için, konuya, kimsenin bakmadığı açılardan bakacağım.
HHH
Yasaya uygun her şey, doğru demek değildir. Alev Alatlı, meşhur konuşmasında, “Yasaldır ama helal midir?” derken bir eleştiri yapıyordu. Biz de “YÖK üyeliğine bir doçentin atanması da yasaldır ama doğru mudur?” diye soruyoruz.
Kanuna kalsa, her şey normal ama hayat sadece kanunlardan ibaretse normal. Gözünü sevdiğimin hayatında her şey yasadan ibaret değil işte. Bu işin “doğru olma”sı var, “helal olma”sı var; “mâşerî vicdan”ı var; “toplumsal ikna olma”sı var; “liyakatli olma”sı var.… Var oğlu var!...
Kanun ne diyor?
Kanun, 21 YÖK üyesinin, 7’sini Cumhurbaşkanı, 7’sini üniversite temsilcilerinden oluşan Üniversitelerarası Kurul, 7’sini de Bakanlar Kurulu’nun belirleyeceğini söylüyor.
Ayrıntısı şöyle:
2547 sayılı Yükseköğretim Kanunu’nun 6. Maddesi, YÖK üyeliklerinin nasıl belirleneceğini tespit eder. Bu maddeye göre, Cumhurbaşkanının ve Üniversitelerarası Kurul’un YÖK’e seçeceği üyeler Profesör olmak zorunda. Problem, Bakanlar Kurulu’nun YÖK üyesi teklifini belirleyen şıkta yatıyor. Yasa, Bakanlar Kurulu’nun teklif edeceği YÖK üyeleri için “temayüz etmiş üst düzeydeki devlet görevlileri veya emeklileri arasından seçilen yedi” kişinin de YÖK üyesi olarak atanabileceğini yazar.
Dikkat edelim; Bakanlar Kurulu’nun teklif edeceği YÖK üyeleri, “temayüz etmiş üst düzey devlet görevlilerinden veya emeklileri arasından” olabilir.
Bakanlar Kurulu’nun YÖK üyesi teklifinde, bürokratik ve resmî işleyiş tekniği açısından YÖK’te akademik ünvanı olmayan ama devlet tecrübesi olan personeli istihdam edilmesi amaçlanmaktadır. Mesela Millî Eğitim Bakanlığı Müsteşarı, akademik ünvanı olmayan bir bürokrat olabilir. Kanunun bu maddesinde bu tür engelleri aşmak amaçlanmış. Bu yüzden akademik ünvan şartı getirilmemiş.
YÖK üyesi olarak atanan doçent kardeşimiz, Bakanlar Kurulu’na YÖK ataması için verilen yetkideki boşluktan istifade edilerek yapılmıştır.
Bu atama yasaldır ama doğru mudur? 1977 doğumlu ve 2012’de doçent olan bu kardeşimiz, Bakanlar Kurulu’nca, hangi “temayüz etmiş üst düzey devlet görevi” sebebiyle böyle bir göreve atanmıştır?
Şimdi bu kardeşimiz, YÖK Genel Kurul Üyesi olarak, huzura gelecek olan rektör adayı bir Profesörün mülakatını mi yapacak?
Soruları çoğaltabiliriz.
Bu genç kardeşimizi tanımam. Belki son derece yetenekli biridir ve belki üniversitelerimize ufuk kazandıracak bir birikime sahiptir.
Türkiye’de 19 bin civarında profesör var. Bu 19 bin kişinin içinden 1 tane bile profesör yok muydu ki, YÖK’e bir doçent atandı? Veya bu kardeşimizin 19 bin profesörden farklı ve “mümtaz” olan vasfı ne idi ki, YÖK üyesi olarak atandı?
Bizimkisi sadece bir merak
Gene de atanan kardeşimizi tebrik ederiz ama keşke bu yazıyı yazma durumunda kalmayacak bir işlem yapılsaydı da “toplumsal ikna” kurumu kendiliğinden işlemiş olsaydı.
HHH
D. Mehmet Doğan’ın “Ömrüm Ankara” kitabı gelmiş. O güzelim kitabı okumak varken, tutmuş nelerle uğraşıyorum Süheylâ!...
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.