Kamu Düzeni ve Kamu Kudreti -1-
Eskilerin “ammeye taalluk eden ve gayri muayyen menfaatlere müstenid bulunan nizam” diye tanımladığı; bireylere ve özel çıkarlara ilişkin olmadan bütün bir ülke halkının huzur ve güven içinde gelişmesini ve yaşamasını sağlayacak bir ortamı ifade eden “Kamu Düzeni” kavramı, şu günlerde artan kaygılarla birlikte gündemden düşmüyor.
İçeriği ayrıntılı bir şekilde kamuoyuna yansımasa da, 19 Ocak 2015’te Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın başkanlık ettiği 9 saatlik Bakanlar Kurulu toplantısının ana gündem maddesi de “Kamu Düzeni” ve buna ilişkin konulardı… Çözüm Süreci’ni yürüten siyasi ve bürokratik kapasitenin Kabine’ye brif verdiği bu toplantıya, Davutoğlu’nun isteği üzerine katılan Jandarma Genel Komutanı Orgeneral Abdullah Atay’ın gündeminde de “Kamu Düzeni ve Güvenliği” vardı! Abdullah Atay Paşa, artık halının altına süpürülemeyecek hacme erişen “Kamu Düzeni İhlalleri” merkezli “diğerlerinin” anlattığından “farklı” durum tespitleri ve önerilerinde bulundu. Doğu- Güneydoğu genelinde Cizre özelinde, dillerden düşürülmeyen “tezgâh” iddiaları merkezli değil; Çözüm Süreci’nden kaynaklanan “acziyet” merkezli bir brif verdi!
Nereden nereye? Bu ülkede yıllardır “terörle daha etkili nasıl mücadele edilir ve elde imkân olduğu halde neler yapılmıyor?” sorularına cevap aranırdı… Her türlü müdahaleye açık terör melesi ortadan kaldırılamasa da “mahdut problem alanları” içerisinde tutulur, başka sorunlara evrilmesine müsaade edilmezdi. “Çözüm ya da Barış Süreci” diye millete yutturulmaya çalışılan proje hayatımıza girdikten sonra ise bu ülke de “tehdit algılamalarımız” ve “güvenlik konseptimiz” tümden değişti!
“Terör örgütünün silahını bırakması ve sınır dışına çıkması şartıyla bu süreci yürütürüz” diyenlerin, zamanla İmralı’dan “rıza” ve “meşruiyet” üretecek hallere düşmesine tepki koyanlara “Siz analar ağlasın istiyor, kandan besleniyorsunuz” diye cevap verenler, gelinen aşamada “Kamu Düzeni” ipine sarılıp ilginç itiraflara başladılar:
Başbakan Davutoğlu “yol kesmeler, adam kaçırmalar, vergi toplamaları, şehir dışında çadırlarda yargılamaları gibi…” Kamu Düzeni’ne aykırı işlerin varlığını yapıldığına dair “resmi” cümleler kurmaya başladı! Başbakan Başdanışmanı Etyen Mahçupyan, “PKK’nın şehirlere hâkim olmaya başladığı, kamu düzeninin devletin değil, PKK’nın elinde olduğu ve PKK’nın bu süreçte güçlendiğini” itiraf etti… Bölgede kamu düzeninin ciddi ölçekte PKK’nın inisiyatifine geçtiğinin alameti sayılan itiraf ise, terör örgütü yöneticilerinden Cemil Bayık’tan geldi: “T.C Devleti Kürdistan’ı artık yönetemiyor; bu yüzden bizden talep ediyor! Fakat bir yandan terörist diyeceksin, diğer yandan da gel kamu düzenini sağla çağrısı yapacaksın; bu kabul edilemez!”
Hülasa
PKK/KCK’nın yol açtığı Kamu Düzeni ihlalleri; sistematiklik, süreklilik, kesinlik kazanmış haldedir. Durumu teslim eden, siyasi iktidarın bizzat kendisidir. Dünyanın en demokratik sayılan ülkelerinde bile, bırakın ağır Kamu Düzen ihlallerini, Kamu Düzeni’ni “esnetecek” durumlar dahi tolere edilmez! Kamu Düzeni’ne zarara vermesi muhtemel en ufak gelişmede dahi; milletin hukuku, güvenliği, huzuru ve esenliği için “Kamu Kudreti” her türlü yetki ve etkinliğiyle devreye girer! “Kamu düzenini sağlardım ancak bu toplumsal barışı daha fazla tahrip edebilir” şeklindeki Çözüm Süreci şantajlarıyla tereddüde düşüp kamu kudretini çeşitli şekillerde bloke etmek ve bununla siyasi denge tesis etmeye çalışmak, Kamu Düzeni’nin “istismar” edilmesinden başka bir şey değildir!
&
Bu yazı girizgâh olsun. Allah dilerse; “Kamu Düzeni” başlığı altında açtığım bu fasla, daha farklı boyutlarıyla, önümüzdeki yazımda devam edeceğim...
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.