Nusret Çiçek

Nusret Çiçek

Yoksa biz de mi Arabistan’a gitsek!

Yoksa biz de mi Arabistan’a gitsek!

Bu başlığı kendiliğimden atmadım. Geçim sıkıntısından kıvranan emekliler telefonlarında öyle söylüyorlar.

Diyorlar ki: “Yoksa bizde mi Arabistan’a gitsek”...

Hani bir zamanlar Demirel öyle demişti: “Başını örtmek isteyen Arabistan’a gitsin”.

Tabi bu öylesinden  gitmek değil…

Arabistan Kralı  Selman bin Abdulaziz...

Göreve gelmesiyle dar gelirli sayılan emekliye, öğretmene, öğrenciye açtı kesenin ağzını yumdu gözlerini... Bu kesime hazineden tam 30 milyar dolar ödenek tahsisi.

Kraliyet uygulamasında beyaz sayfa.

Anlaşılan o ki bu kral başka kral...

Arkasından halka şunları söylüyor:

“Değerli halkım, ne yaparsam yapayım sizin hakkınızı ödeyemem. Daha fazlasını hak ediyorsunuz. Dine ve vatana hizmet için Allah'tan bana ve sizlere yardım etmesini dilerim. Dualarınızda beni unutmayın” (Vahdet Gazetemizin haberi).

Tıklama rekorları kırıyor bu konuşmalar...

Doğrusu kıskandım, hem de alındım.

Şu anda Türkiye Ortadoğu’nun, hatta Avrupa’nın en gelişmekte olan ülkelerinden birisi. 

Ne var ki binlerce insan açlık sınırının altında.

Bedava seyahatten faydalanacağım diye otobüs duraklarında yaşlıları bekletmek bu ülkeye yakışıyor mu? Doğum yapana altın hediye etmek güzel bir jest...

Ama o bir sefere mahsus, emekli ise ölünceye kadar maddi sıkıntı içerisinde.

Maliye Bakanlığı hemen soracak.

“Nereden vereceğiz be kardeşim?”

Alırken “Vatandaş nereden verecek” diye soran var mı?

Mahkeme harçlarına bakıyorum.

Hakkında alacak takibi yürütülen bir vatandaşın davasını temyiz edebilmesi için yatıracağı harç miktarı keseyi de maaşı da geçiyor... Dava açarken de öyle...

Bu para zengine dokunmaz, fakiri adaletten uzaklaştırır.

Mafya girer devreye... Güneydoğu’da bu işleri PKK üstlendi.

Almadan elbette ki verilmez.

Ama ki kimilerine kepçe ile kimilerine çay kaşığı ile olursa bunun ileride sosyal patlaması olacak demektir. Veya sormuş olayım, dar gelirlinin feryatları oralardan duyulmuyor mu? 

Bu sınıf genelde vekil ettiklerimizin maaşlarını konuşuyor.

Yanı diyor ki, bize para yok diyen devlet milletvekiline iki maaşı aynı anda veriyor.

Şöyle veriyor… Emekli maaşı üzerine bir de milletvekili maaşı. 17-18 bin lirayı buluyor...

Allah’a(cc) reva mı? Vekile fındık, asıla mındık!

Ülkeye yakışmadı demiyorum, ama diyorum ki “AK Saray” yerine “Halk Saray”da yapılabilirdi. Bunu CHP değil, AK Parti yapacak.

Seçimler yaklaşıyor.

Halkımız AK Parti’nin en azından % 60 oy oranına kavuşmasını diliyor.

Hatta konuşulan, BDP’nin barajı aşıp aşamayacağıdır.

Ancak ağlayanlar ağlamaya devam ederse bütün umutların suya düşeceğini hatırlatmış olayım. Vakit varken gelin bu dar gelirli konusunda bir devlet reformu yapalım... Eşit işe eşit ücret olsun... 

Bir de devletin sırtında kambur israflar var. Araba israfı, lojman israfı… Eleman israfı...

Sabah kalkan iş için devletin kapısına dayanıyor... 

Bu gemi bu kadar yükü taşıyamaz. 

Binlerce memur alınınca bütçe tabi ki zorlanıyor.

Hani özelleştirme? Hani israfları azami kısma politikaları?

Meslek edindirmeye/okullara ağırlık vermek lazım.

Meslek öğrenen iş istemez, aksine arayana iş verir. 

Tarım arazilerimiz hâlâ boş duruyor… Üretim beklenen seviyelerinde değil, hele de dekar başı çiftçiye kafadan para ödemek üretimi hepten öldürüyor. 

Çiftçi parayı alıyor, korumuyor diye araziyi işletmiyor yatıyor...

Nereden bulacağız? Sorusunun cevabı işte buralarda var. Altın yumurtlayan tavukların var, ama sen onların yumurtasına değil etine heves ediyorsun, o yüzden dar gelirli hem işsiz hem de aç...

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
3 Yorum
Nusret Çiçek Arşivi