Kerime Yıldız

Kerime Yıldız

Maraş’da yazılan İstiklâl Marşı ve sâhibini arayan madalya

Maraş’da yazılan İstiklâl Marşı ve sâhibini arayan madalya

27 Kasım 1919 Perşembe akşamı. Maraşlıların “ellik gavuru” dediği Ermenilerden birisi olan Agop Hırlakyan'ın evinde, işgâlci Fransızların şerefine bir dâvet tertip edilir. Fransız komutanın dans etmek istediği Ermeni kızı, komutanın isteğini reddeder. Sebebini de şöyle açıklar:

"Kalede Türk Bayrağı dalgalandığı sürece sizinle dans edemem."

Bunun üzerine, Fransız komutanın emriyle kaledeki bayrak iner.  

Kısakürek âilesinden Avukat Mehmed Ali Bey, kalenin karşısındaki evinde hasta yatmaktadır. Sabah, kalede bayrağı göremeyince, hasta hâliyle kalemine sarılır. “Âlem-i İslâm’a hitâb” eden bir beyânnâme yazar. Şehrin yedi yerine asılan beyânnâmede,  “Pür vekar ve azâmet ile Al Sancağımızı yerine koyalım.” çağrısı yapar ve halkı şöyle cesâretlendirir.

“Korkma! Seni buradaki birkaç Fransız kuvveti kıramaz.”

Beyânnâme ile heyecânlanan halk, Cuma namazı için Ulu Câmi’de toplandığında, İmam Rıdvan Hoca’nın:

"Kalesinde bayrağı dalgalanmayan ülkede Cuma namazı kılınmaz " demesiyle kaleye hücûm eder ve Al Sancağı tekrâr dalgalandırır. Sonra, gölgesinde Cumasını kılar.

Fransız komutan, bir bez parçası için bu kadar patırtı koparılmasını anlayamaz. Top tüfek kullanmasından niye çekinmediklerini Maraşlılar’a sorduğunda, Âşıkoğlu Hüseyin şu cevâbı verir:

“Sen bizi topla tüfekle susturacağını sanma. Bir gün senin silahlarınla karşılaşacak olursak, biz çoluk çocuğumuza top tüfek sesi duyurmayız. Önce onları biz öldürürüz, sonra evlerimizi ateşe veririz. Arkamızda bekleyenimiz, ağlayanımız kalmadıktan ve şehir kül olduktan sonra da karşına çıkarız. O zaman istersen bütün dünyânın silahlarını getir, bizi ölümden korkutamazsın."

Maraş’ın kendilerine mezar olmadan düşmana gülzâr olmayacağı karârını veren halk, 11 Şubat 1920'de Fransızların şehri terk etmesine kadar süren Maraş destânını yazar.

İstiklâl Marşı, henüz yazılmamıştır. Maraş halkı Avukat Mehmet Ali Bey’in “Korkma!” hitâbıyla ayaklanmış ve  yurdun üstünde tüten en son ocak sönmeden Al Sancak’ın inmeyeceğini ispât etmiştir.

1925 yılında, TBMM, Maraş halkına İstiklâl Madalyası verir.

SÂHİBİNİ ARAYAN MADALYA

"Bayrak olmadan Cuma kılınmaz." diyen Rıdvan Hoca, 1922 yılında yayınlanan “Vurun Kahpe'ye” romanı ile yobaz bir câniye dönüşür. Hâlide Edip romanında, kalbi vatan aşkı ile çarpan Aliye Öğretmeni, Hacı Fettah ve adamlarına taşlatır.  

İstiklâl Harbi'nde böyle bir hâdise olmadığı hâlde, memleketin her tarafında kalbi vatan aşkı ile çarpan öğretmenlerin dindâr insanlar tarafından taşlandığı dayatması, inkılâblara haklı zemin oluşturmaya çalışanların en büyük iftirâlarından birisidir. Aliye Öğretmen’in intikâmı, her görüldüğü yerde  ve her ağız açışında, bu yobaz tipinden alınır. 

Bu iftirâ, o dönemde ne kadar itibârlıdır bilemiyorum ama, bugün hâlâ, böyle olduğunu zannedenler olduğu hepimizin ma’lûmu. Çünkü, Halide Edib'in atdığı fitne tohumu, Yeşilçam'da, sebatayist sinemacılar tarafından sulandı; yeşerdi ve boy verdi.

Rahmetli Yücel Çakmaklı, "Sâhibini Arayan Madalya" filmi ile bu fitne ağacını yerin dibine gömdü. Hacı Fettah iftirâsı biterken İstiklâl Harbi'nin imâmları aklandı.

Bu filmi seyredin ve çocuklarınıza seyrettirin. Hâdiseleri yaşayanlara, yazanlara ve filme çekenlere Allah rahmet eylesin.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum
Kerime Yıldız Arşivi