Milgram Sendromu: “Sık Ulan Sık!”
Gaziantep’te, Karataş Sanayi Sitesi’nde dükkân alamadıkları ve açıkta kaldıkları gerekçesiyle toplanıp valiliğe yürüyen esnafa gaz sıkmakta tereddüt eden bir biber gazcı polis ile amirleri ve amirlerinden fazla amir takılan memur arkadaşları arasında yaşananları içeren görüntüleri izlemişsinizdir… Hani; şiddete bulaşmamış protestocu esnafın karşısında, üstlerinden aldığı “dağıtın” emriyle cezbeye tutularak öfkeyle biber gazcı polis arkadaşının ümüğüne yapışıp “Oğlum sıksana, sık la sık” diyerek kalabalığa daldırdığı sinir bozucu görüntüler…
“Ensesinden çekiştirilerek çalışan yarı-organik biber gazı robotu” muamelesi yapılan genç polisin haline mi acısak, şiddet dozu minimum seviyede olan bir esnaf protestosunda dahi kontrolden çıkan polisin hâlet-i rûhiyesi ile alakalı gelinen noktadan mı kaygılansak? Protestocu esnafın üzerine gaz sıkılacak meşruiyet şartlarının olgunlaşmadığından mıdır, yoksa kalabalığın içerisinde sair zamanlarda sürekli yüzleştiği esnaf tanıdıklarıyla karşılaştığından mıdır yahut vicdanı elvermediğinden midir bilinmez; önce çekimser davranan, sonra gaz maskesiz kalabalığa gaz yardıran bu polisin durumu ve diğer amir-memur tayfasının bu polise ayar verdiği esnada takındığı olumsuz davranışlar aklıma birden “Milgram Deneyi”ni getirdi!
Muhtevası çok ilginç olan ve tafsilatına girmeyeceğim bu deneyde Yale Üniversitesi psikologlarından Stanley Milgram; insanların bağlı bulundukları bir otoriteden emir almaları durumunda, hiçbir kişisel düşmanlık beslemedikleri kimselere eziyet edebilip edemeyeceklerini ölçmek istedi. “İnsanlar kendilerine bu tür emirler verildiğinde ne tür tepkiler verirler? İtaat mi ederler, yoksa karşı mı çıkarlar?” Ve daha da önemlisi, “Hangi noktadan sonra itaat etmeyi bırakıp karşı çıkarlar?” Milgram, bu soruların yanıtlarını aradı…
Neticede deney insanların otoriteye itaat etmeye meylini ortaya çıkarmış, hâkim otoritenin diğer masum insanlara zarar vermelerini istemesi durumunda kişilerin, eylemlerinden sorumlu tutulmayacaklarının bilincinde hareket ederek “ne de olsa sorumluluk bana ait değil” veya daha bilindik haliyle “emir kuluyum” düşüncesiyle talimatlara uyduğunu göstermiştir. Son derece normal insanların, otoriteden emir aldıklarında kendi değer yargılarını bir kenara bırakabileceği, ahlaki değerlerle bağdaşmayacak davranışları kendilerine mazur göstermeye başlayabileceği ortaya kondu. İlaveten, normal insanlar kolaylıkla bulundukları mevki, üzerlerindeki üniforma ve birbirlerinden aldıkları güçle kısa zamanda gözü dönmüş şiddet uygulayıcılarına dönüşebileceği de, bilimsel olarak yüksek yüzdelerle ispatlanmıştır!
Hülasa
Yıllardan beri Türkiye’de polis, düzeni korumak için erk makamının komutası doğrultusunda her şeyi göze almakta aşırı istekli ve “edilgen” bir kolluk kuvveti olarak görülüp değerlendirilmektedir. Bu tespitte gerçeklik payı yüksek olsa da sorunun asıl kaynağı; kolluk güçlerinin görev ve yetkileri dışına çıktıklarında, keyfî uygulamalardan doğan anormalliklerini “emir kuluyuz” şeklinde meşruiyet kılıfına sokabilme yolunu açan mevcut sorunlu sistemdir!
Bu sorunun tek çözümü vardır: Demokrasi ile yönetilen tüm ülkelerde olduğu gibi “Adli Kolluk” kurma işini tamamlamaktır. Adli kolluk sistemine geçen ülkeleri bunu yapmaya iten nedenlerin hepsi, hatta daha fazlası Türkiye için de geçerli ve mevcuttur! “Adli kolluk sistemi” ile alakalı olumlu adımlar atılmaya başlanmıştı ki, “siyasi iktidar” ile “sokak” arasındaki menfi ilişkiler ve 17-25 Aralık sonrası konjonktürden ötürü “olağanüstü şartlar” gerekçesiyle hepsi askıya alındı! Oysa “Adli Kolluk Sistemi”, zaman ve mekân şartlarına bağlı olmaksızın ve suyun başında kimin durduğuna bakmaksızın “herkese lâzım olacak” bir haktır! Tıpkı özgürlükler gibi..!
Polis teşkilatının soruşturma yapan kesimi, bütün özlük hakları, terfi ve tayin bakımından bağlı oldukları yürütmeden bağımsız hale getirilmeli ve soruşturmanın “her aşamasında” Cumhuriyet Savcıları’na bağlanmalıdır. Bu uygulama; işkence, kötü muamele, keyfi gözaltı, arama-yakalama gibi hak ihlallerini önlemede etkili olacağı gibi, görevini ihmal eden, kötüye kullanan suçluları teşkilat menfaati ve maslahatı için koruyan ve sürekli yanlı işleyen mekanizmanın ortadan kaldırılmasında ve daha etkili bir denetim kurabilmesinde etkili olacaktır.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.