Kendini yakanlar
Kötü tuzak sahibini yakalar” “ayetiyle Rabbimiz haksız yere hiçbir kimseye tuzak kurmamamızı öğretir (Fatır 43) Halkımız bu ayetten hareketle Ebu Cehil’in hayatını da göz önüne alarak “Ebu Cehil kuyu eşer, kuyusuna kendi düşer” deyivermiştir.
“Hileyle iş gören mihnetle can verir” “Hilekar tilkinin dönüp dolaşıp geleceği yer kürkçü dükkanıdır” demiş ve hilekar insanın başarılı olamayacağını, hatta hilenin kendisine zarar vereceğini anlamış ve çocuklarına da anlatmak için veciz bir şekilde ifade etmiştir.
“Kapı çalanın kapısı çalınır.” Bir köy delikanlısı askere gider. Dönüşünde eşine hiç rahatsız edilip edilmediğini sorar. Eşi de: “Bir gece dış kapı zorla açıldı uyandım. İç kapıyı kilitledim ve korkuyla bekledim. Aralığa giren kimse aralıkda durdu, durdu sonra dış kapıyı açtı ve çıkıp gitti. Başka da bir şey olmadı.” Dedi.
Delikanlı kendi yaptığını hatırladı ve “Eğer o gece ben eve girseydim benim eve de girilirdi” diye mırıldandı.
“İhtikar/karaborsacılığın sonu iflastır” derler. Bütün bunlar fert/birey hayatında geçtiği gibi milletlerin hayatında da “Rüzgar eken” devletler “fırtına biçerler.”
Kırk yıldır ülkenin yönetiminde söz sahibi olanlar televizyon ekranından “katilleri, çeteleri, vurguncuları yakaladık, yakalamaya devam edeceğiz.” diyorlar.
Yakalananlar yirmi, otuz, kırk veya elli yaşlarındalar. Konuşan yetkilinin yönetiminde büyümüş ve eğitilmiş.
üniversiteyi bitirmiş, İngilizce’yi ana dili gibi öğrenmiş, kanunları yutmuş, siyasileri uyutmuş, hazineyi hortumlamış. Yönetici de, yetiştirdiği adamı “yakaladım” diye övünüyor.
Allah’ın kitabı Kur’an’a göre yaşamak yasaklanırsa ülkedeki mahkum sayısı ilim adamı sayısından fazla olur. Hapishane sayısı üniversite veya fabrika sayısından fazla olur.
çocuğunun karnına ateş dolduran bir baba görseniz “Delirmiş” dersiniz. Bakara suresinin 174’üncü ayetinde Allah’ın ayetlerini gizleyen ve bundan çıkar sağlayanların kendi karınlarına ateş doldurduklarını, Nisa suresinin 10’uncu ayetinde yetim malı yiyenlerin kendi karınlarına ateş doldurduklarını haber verir.
Hazineyi yakınlarına ve yandaşlarına ikram edenler ateş ikram ettiklerini bilsinler.
“Ama hocam batı devletleri Kur’an’a göre yaşamadığı gibi Kur’an’a da inanmaz. Orada mahkum sayısı bize oranla daha az” denebilir. Onu sen batıda yaşayan Türk işçine sor. Eğer batı uyuşturucu kullanan her vatandaşını hapse atsa ülkedeki her evi hapishane yapıp kapısına da uyuşturucudan uyuşmuş bir gardiyan koyması gerekir. Hapse atmadığı gibi mecbur kalmış ve uyuşturucu kullanılabilen sokak ve kahvehaneler ayırmış ve ruhsat vermiş.
Fahişelerine yer ayırmış. Her türlü rezaletin önünü alamadığı için belirli yerlere izin vermiş ama dünyaya da “Ben özgürlükler ülkesiyim” diye buruk ağzıyla hava atmaya kalkmış.
Rabbimiz, bozulan toplumlarda halkı ikinci derecede suçlu olarak tanıtır. Şehrin ileri gelenlerini suçlu olarak ilan eder. (En’am 123)
Suçlu insan, yaptığı kötülüğü kapatmak için mantık oyunlarıyla yaptığının iyi ve güzel olduğuna kendi inandıktan sonra toplumu da inandırmak için çalışır.
önemli olan katilleri, vurguncuları yakalamak değil. önemli olan sana teslim edilen körpecik beyinleri inkarcı değil imanlı, öldüren değil yaşatan olarak yetiştirmek ve “ülkemizde yakalayacak bir tek vurguncu yok” diyebilmektir.