Beşiktaş, Manisa’dan Holosko’yu beş milyon euro bonservis bedeli ödeyerek aldı. Karşılığında da Koray ile Burak’ı verdi. Koray gitti, ben bu yazıyı yazarken henüz Burak kararını vermiş değildi. Varsayalım ki, o da gitti. O zaman bu transferin maliyeti 8 milyon euroyu geçer.

Peki, Holosko bu kadar eder mi? Şimdilik tabii ki etmez… Ama yaşı 23’tür… Şayet doğru kullanılıp, iyi eğitilirse, eksikleri kapatılırsa, yarın belki de maliyetinden fazlasına satılabilir. Slovak milli takımında da oynaması hem kendisi için, hem de Beşiktaş için bir avantajdır.

Şimdi meseleyi biraz açalım… Holosko’yu geçtiğimiz ağustos ayında Slovakya’da iki takım halinde Fransa ile oynanan hazırlık maçında izledim. İlk günkü maçta yer alan Holosko bir de gol atmıştı ve müsabaka 1-1 sona ermişti. Holosko, ne bir tipik en uç adamıdır, ne tipik bir kanat oyuncusudur, ne de tipik bir forvet arkası silahıdır. Peki nedir? Bence bunların üçünden de biraz olsun nasiplenmiş bir futbolcudur. Süratli ve çabuktur. Zaten bu özellikleriyle eğitilmelidir. Mücadeleyi de sever. Yani itiş kakışta teslim olmaz, ayakta kalmaya çalışır. Vuruş tekniği çok süper değildir ama giderek gelişmektedir. Topla oynamasında şu anda bazı sıkıntıları vardır ama vücudunu kullanabildiği sırada bu açığını kapatabilmektedir. Ne tipik bir kontratak oyuncusudur, ne de tipik bir kalabalık dağıtma silahıdır. İkisinden de nasiplidir. Ama belli ölçüde…

Beşiktaş, yarına dönük bir oyuncu almıştır. Holosko bugün de takıma yararlı olabilecek kapasitededir ama yukarıda da değindiğim gibi eğitilmelidir. İşte genç ve yetenekli oyuncuların böylesine bir hocaya ihtiyaçları vardır. Ertuğrul Sağlam bunu yapabilir mi? İşte bütün mesele buradadır. Yarışırken, şampiyonluk kovalarken aynı zamanda da eğitici olabilmek çok az hocada bulunan ama olmazsa olmaz özelliktir.

O halde beklemekte yarar vardır… Holosko’nun kendi ülkesinin milli takımındaki performansı da Beşiktaş’a yansırsa, gelişme daha kısa sürede olabilir… Burada Holosko’nun çok istekli olması, Beşiktaş formasını daha gelmeden giymiş olması, yani gönül olarak transfer bence üzerinde şimdilik durulması gereken olgudur.