İç güvenlik paketi’ne bir de bu açıdan bakın!
Siyasi kimliklerinizi, aidiyetlerinizi, ekol ve düşüncelerinizi bir kenara koyun; “kendiniz için istemediğiniz bir şeyi başkası içinde istemeyin” ilkesi ile “kurumlar ve iktidarlar ebedi değildir” ilkesini de göz önünde tutun… En önemlisi, “suçlu olanlar düşünsün” bencilliğinden sıyrılıp, “insanın başına her an her şeyin gelebileceği bir Türkiye şartlarında” yaşadığınız gerçeğini unutmadan ve salt bir “vatandaş” olarak; kendinizi, ailenizi ve sevdiklerinizi göz önüne getirip aşağıdaki sorulara cevap verin:
Kim; ‘somut delillere dayalı kuvvetli şüphe’ yerine ‘makul şüphe’ nin yeterli sayıldığı bir ülkede kendini güvende hisseder?
Kim; “teşebbüs“ gibi son derece muğlâk ve suiistimale açık bir kavram üzerinden, polise ateş açma yetkisi verilen ve bu yetkinin kullanılmasından doğacak olumsuzlukların ve sorumsuzlukların,“saldırı teşebbüsünün olduğunu tespit ettim veya zannettim” gerekçeleriyle üstünün rahatlıkla örtülebileceği bir ülkede kendini güvende hisseder?
Kim; basit bir polis-vatandaş tartışmasında/anlaşmazlığında dahi, polisin “sen bana mukavemet ettin” deyip mahkeme kararı olmadan keyfi olarak 48 saate kadar gözaltında tutabilme yetkisine denetimsiz bir şekilde sahip olduğu bir ülkede kendini güvende hisseder? Kim; mahkeme kararı olmadan, “önleme dinlemesi” gerekçesiyle, başta özel hayatın gizliliği olmak üzere her türlü suiistimale açık bir şekilde teknik takibe/dinlemeye uğramak ister?
Kim; yargı denetiminden muaf bir şekilde ve neden şüphelenildiğini belirtilmek zorunda olmayan bir kolluğun doğrudan insafına ve “iyi niyetine” teslim olup; “acaba üstüme aracıma evime işyerime herhangi bir nesne yerleştirildi mi?” endişesini ve korkusuna kapılmadan “aramaya” tabi tutulmak ister?
Kim; kapsam ve nitelikleri muğlâk bırakılmış “koruma ve uzaklaştırma” tedbirleri gereğince; örneğin, can güvenliğini tehlikeye düşürdüğü gerekçesiyle veya suni başka bir güvenlik nedeninden ötürü “uzaklaştırma tedbiri” adı altında, bir yere ve bölgeye girişine izin verilmemesi kararıyla muhatap olmak ister?
Kim; dosyayı inceleme hakkını suiistimal ediyor gerekçesiyle - ki dosyayı inceleme hakkını suiistimal edenle alakalı yasalar gayet açık ve kâfi- avukatının soruşturma dosyasına ulaşım hakkının kısıtlanmasını ister? Kim; sınırları çizilmemiş ve muğlâk bir ifade ile tarifi yapılan “Anayasal düzene ve bu düzenin işleyişine karşı” suç işlemekle itham edilip, daha hakkında hüküm verilmeden yani soruşturma sürecinde, bu tasarıyla uygulama alanı genişletilmiş “el koyma” tedbiri kapsamında mülkiyet haklarına ve hesaplarına el konulmasını ister?
Hülasa
Anayasayla tanınan bazı temel hak ve hürriyetleri yok eden “İç güvenlik Paketi”ne dair 130’a yakın maddeye sahip olduğu gerçeğini göz ardı edip; sanki bu paketi, “sırf” maske takıp eline molotof ve sapan almış vandallarla alakalı yeni bir “Güvenlik Konsept”i olarak sunmak, kurnazlık ve dezenformasyondan başka bir şey değildir!
Bu paket yasalaşırsa, ülkenin polis devleti olup olmayacağı veya mevcut kutuplaşma ve ayrışmaların artıp artmayacağını bilemem… Ama emin olduğumum bir şey var; bir gün mutlaka, bu paketi hazırlayanlar ve bu paketi destekleyenler bu paketin mağdurları olacaktır!
&
Bu arada bazı okuyucularım, geçtiğimiz hafta “İç Güvenlik Paketi Kesinlikle Yasalaşmamalı” başlıklı yazımın, sıkça vurguladığım ‘Kamu Düzeni ve Kamu Kudreti’ ile ‘Güvenlikçi Politikalar’ın yeniden tesisinin ivedilikle gerekliliğiyle alakalı düşüncelerimle çeliştiğini iddia etmişlerdir. Oysa gerek kavram olarak gerekse uygulama olarak, “Güvenlikçi Politikalar” ile şu sıralar Genel Kurul’da görüşülen “İç Güvenlik Paketi”nin uzaktan yakından alakası yoktur!
Çözüm Süreci’nin yol açtığı teknik ve bürokratik ağır mağlubiyetlere rağmen “elindeki silahı bırakmayacağını, dağdan inmeyeceğini ve sınır dışına çıkmayacağını” ısrarla deklare eden terör örgütüyle müzakereye son verip tekrar mücadeleye başlanması iradesini gösteremeyenlerin… Şehit cenazesi gelmiyor yalanlarıyla yürütülen bu sahte barış süreci zevale uğramasın diye sokak ortasında şehit edilen Mehmetçiğin hesabını dahi soramayanların… Üstüne üstlük seçim öncesi PKK bir şiddet eylemine bulaşmasın diye hâlâ İmralı tavsiyeleriyle devletin güvenlik görev ve kapasitesini sınırlayanların ‘Güvenlikçi Politikalar’dan bahsetmeye hakları yoktur!
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.