İmam Maturidî Ve Mezhebi 2
İmam Matüridî, bir andan ilim ile uğraşıp alimler yetiştirirken, bir yandan da Maveraünnehir'e kadar gelen Mu'tezile, Dehriye, Seneviyye ve Karâmita gibi kimisi bid’at, kimisi batıl mezheplere karşı mücadeleler vermişti. Onun Kitâbü't Tevhid'i bunları ele alarak inceleyen ve gereği gibi çürütmeye çalışan en değerli ve en eski vesika mahiyetini taşımaktadır.
Bilindiği gibi “akaid”, iman esaslarından bahseden, “kelam” da o esasları akıl ve nakil ile savunan bir ilim dalıdır. İmam Matüridî, Ehl-i Sünnet'in Kelâm metodunu daha ziyade doğru ve ilmi bir şekilde başlatan, akla ve nakle lâyık oldukları değeri vererek bu iki asla bağlı kalan ve bu şekilde İslâm akaidini açıklamaya çalışan büyük bir İmamdır.
Ona göre dinde akla uymayan bir şey yoktur. Allah'ın varlığı, hayat, ilim, kudret, irade gibi sıfatları ve Hz. Muhammed (s.a.s)'in peygamberliği akılla isbat edilir. Yine naklin bildirdiği ahiret ve ahvali gibi gayb haberlerinin imkânı, akıl ile gösterilir ve Resulün haber verdiği şekilde bunlara iman edilir.
Öyleyse inandığımız her şeye körü körüne değil, akıl, mantık ve iz’anla iman ederiz.
Mezhebimize göre ilmin sebepleri üçtür: Haber-i sadık dediğimiz sahih dini nasslar, akıl ve duyu organları. Bunlar uyum içinde imana hizmet ederler.
İmam Maturidî, İmam-ı A’zamın akaide dair olan eserlerine ilmi bir metot kazandırarak kelam kisvesini giydirmiştir. Böylece kendisinden önce fıkıhta olduğu gibi akaidde de imam olan Ebu Hanife yerine, artık Hanefiler tarafından, itikatta imam olarak kabul edilmiştir.
Şimdi buradan önemli bir noktaya geleceğiz. Bugün normalde hanefî ve Maturidî mezhebinden olması gerekenler, bunların ne olduğunu bilmeden bunları terk ederek “selefi” olduğunu söylüyorlar.
Peki onu biliyorlar mı?
Hayır!
Onu bilme, bunu bilme, ama takım değiştirir gibi mezhep değiştir. Bu nasıl bir akıl, mantık ve takvadır?
Göreceğiz inşallah.