Nusret Çiçek

Nusret Çiçek

Bir Köyde İki Muhtar Olmaz

Bir Köyde İki Muhtar Olmaz

Üzerinde çokça tartışılan İç Güvenlik Paketi’ni iki noktadan ele almalıyız.
Birincisi, bulunduğumuz ortam ve şartlarda bir takım tedbirlerin gerekliliği. İkincisi, alınacak tedbirlerin hukuk sistemimize uygun olup olmadığıdır. Bu paketle ilgili en çok; polise 48 saat tutuklama yetkisi verilmesi, polisin arama yapması, dinleme yapması, silah kullanması gibi konular tartışılıyor.
Bu arada mülkiye amirlerine verilen adli yetkiler. Görüşüme göre paket elzem, ancak yasa taslağını hazırlayanların uygulamadan (pratikten) haberdar olmadıklarını düşünüyorum. Bir kaşığı iki ele verdiler. Veya bir köye iki muhtar gibi bir anlam çıkıyor karşımıza. Bilmemiz lazım. Uygulamakta olduğumuz hukuk siteminde adli görevlerle idari görevler farklıdır.

İdari görev, mülkiye amirlerinin kamu düzenini sağlamaya yönelik yapmış oldukları her türlü çalışma olup adli görev ise, bundan tamamen farklı, yargılama ile alakalıdır.
Bu konularda olayın çıkışına bakarız.
Adli olay mı, idari olay mı?
Adli olaysa işin sahibi savcı, idari olaysa işin sahibi mülki amirleridir.
Örneğin, bir yürüyüşü düzenlemek, orada ki güvenliği sağlamak idari görevdir.
Trafik düzenlemesi idari görevdir.
Genel asayişi sağlamak idari görevdir.
Ancak olay çıktıktan sonra yargılama başlamış demektir.
Savcı ta başından işe girmezse çok başlılık sonuçta karmaşaya, takışmaya, sürtüşmeye kadar gider. Suçlulara yarar, ülkeye yaramaz. O bakımdan bir nevi savcıyı baypas ederek vali ile kaymakamı devreye sokmanın pratik hiçbir yararı yoktur. Pakette “Vali lüzumu halinde kolluk kuvvetlerine suç faillerinin bulunması için gereken emri verebilecek” diyor.
Peki savcı ne yapacak? O da o emre uyacak mı? Veya aksini mi yapacak?
Buna derler, davul senin elinde tokmak başkasının elinde.
Yargılamada delil toplama diye bir olay vardır.
Hâkimin kuracağı hüküm delillere bağlıdır.
Savcı olaya ta başlangıcından dahil olmayıp da 48 saati beklediği taktirde delillerin kaybolma veya emniyet yapılanması içerisinde erozyona uğrama tehlikesi yüksektir.
Trafik kazalarında polisin tutmuş olduğu kusur nispetine dayalı raporların çoğu kez değiştirildiğini biliyoruz. Onbaşının düzenlemiş olduğu tutanak da öyledir…
Nedeni ise, o memurun amiri o onbaşının komutanı vardır.

Paketin getirdiği yeniliklere katılıyorum, elbette ki maskelilere, Molotof kokteyli kullananlara, silah bulunduranlara karşı kolluk kuvvetlerinin eli bağlı duracak halleri yok.
Yakıp yıkana, silah kullanana karşı kolluk da silah kullanır.
Yollarda, toplu yerlerde, eğlence mekânlarında acilen arama yapılması da işin tabiatı gereğidir.
Bunda bir yanlışlık göremiyorum.
Ancak iş yerlerinde, meskenlerde yapılacak aramaların hukuka uygun olması için anayasal güvence olarak savcı ile hâkimin devrede olması gerekir.
Şu hali ile soruşturma usulü çok hantal, emniyetten ne gelirse savcılar ona bağlı kalıyorlar. Bana kalsa jandarma teşkilatını da devreden çıkarırım.
Artık köy yolları asfaltlandı, telefon ağları örüldü, ulaşım sağlandı.
O halde jandarma devri de bitti, asker askerliğine baksın...
Yargıyı iki başlı yapmak yerine hızlandırmak lazım.
Bunun için soruşturma savcılıkları kurularak emirlerine yeteri kadar dedektif, güvenlikçi, psikolog, yazıcı, bilirkişi, alet edevat verilmeli.
Teknik cihazlar devreye sokulmalı…
Şimdi ise mevcut yapı korunurken, bir de araya mülkiye amirlerinin dahil edilmesi hiç olmadı. İki başlı ve hem de sorunlu oldu…

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Nusret Çiçek Arşivi