“Kaderi İnkâr”ın Tehlikesi...
Zamanımızda bazıları kadere imanın şart olmadığını söylüyorlar. Bunlar kendileriyle beraber bu söze inananları da mânevî felâkete sürüklüyorlar.
Kader, Allah’ın yarattıkları hakkında tayin ettiği hükümdür.
Hayır-şer ne varsa hepsinin, Allah’ın takdiri ve bilgisi altında meydana gelmesidir.
Kadere iman İslam inancının 6 esasından biridir, O olmayınca diğer beşine de inanılmamış olur.
Kader akılla kavranılamayacak zor bir mesele olduğundan bu konuda akıl yürüterek ileri geri konuşmak insanı yanlışa Kadere imanın ehemmiyetine bakalım:
1- Bir gün ashabı kiramdan bazı kimseler kader üzerinde tartışıyorlardı. O sırada Resûlüllah (s.a.v.) geldi. Onların kader üzerinde münakaşa ettiklerini öğrenince öyle öfkelendi ki yüzü kıpkırmızı oldu. Ve şöyle buyurdu:
“(Bu meselede) münakaşa yapmakla mı emrolundunuz?
Kur’an’ın âyetlerinin bazılarını bazılarıyla karşılaştırıp duruyorsunuz. Sizden önceki ümmetler işte böyle şeylerden dolayı helak oldular.” (Kütüb-i Sitte Muhtasarı c.,
2- Adiyy b. Hâtim radıyallâhü anh anlatıyor:
“Resûlüllah (s.a.v.) bana, “Ey Hâtim’in oğlu, Müslüman ol ki selâmete eresin” buyurdu. Ben: “ İslam nedir?” diye sordum. Resûlüllah şöyle buyurdu:
“Allah’tan başka ilah olmadığına, benim de onun resûlü olduğuma şehadet etmen ve hayır-şer, tatlı-acı her şeyiyle kadere iman etmendir.”
3- Nezâl b. Sebre anlatıyor: Hazreti Ali’ye. “Ey mü’minlerin emiri! Şurada, Allah, olacak bir şey meydana gelinceye kadar bilmez, diyen bazı kimseler var, denilmişti. Hazreti Ali (r.a.): “Allah onları kahretsin. Neye dayanarak bunu söylüyorlar?” dedi. (Hayâtüs Sahâbe, c: 4)
4- Peygamberimiz’in amcası Hazreti Abbas’ın oğlu Abdullah b. Abbas radıyallâhü anh, İslam âlimlerinin Kur’an müfessirlerinin piri ve üstazı kabul ettiği kimsedir. Bu zat yaşlanmış ve gözleri görmez olduğu bir zamanda anlatıyor:
“Bazıları bana, bir adamın kadere inanmadığını söylediler. “Onu bana getirin” dedim.
“Onu ne yapacaksın?” dediler.
“Kudret ve iradesiyle yaşadığım Allah’a yemin ederim ki, yapabilirsem burnunu koparacağım” dedim.”
5- Atâ b. Ebî Rebâh anlatıyor:
“İbni Abbas’a, bazıları kader hakkında ileri geri konuşuyorlar” dedim.
“Demek bunu da yaptılar ha!” dedi ve şöyle devam etti:
“Onlar bu ümmetin kötüleridir. Onların hastalarını ziyaret etmeyin. Cenaze namazlarını kılmayın. Onlardan birini görsem vallâhi şu iki parmağımla gözlerini oyarım.”
(Hayâtüs Sahâbe, c. 4)
6- Ashabı kiramdan Ubâde b Sâmit Hazretlerinin oğlu Velid “Babam hastaydı. Ölmek üzere olduğunu düşünüyordum.
“Babacığım, biraz gayret et de bana bir nasihatta bulun” Babam, “Beni doğrultun”dedi.
Doğrulttum. Oturunca şunları söyledi:
“Oğlum! Kadere, hayra ve şerre (hayrın da şerrin yaratıcısının Allah olduğuna) inanmadıkça ne gerçekten inanmış ne de Allah’ı hakkıyla bilmiş olursun...
Yavrum, ben Resûlüllah’ın şöyle buyurduğunu işittim:
“Allah ilk olarak kalemi yarattı ve ona “Yaz!” buyurdu.
İşte kalem o anda kıyamete kadar olacakları yazdı.”
Yavrum, eğer bu inanç üzere ölmezsen, cehenneme girersin.” (Müsned-i Ahmed b. Hanbel, İbn-i Kesir tef. 4/268)
7- Nâfî (rah. a.) anlatıyor:
Bir adam İbni Ömer radıyallâhü anhümâya gelerek, “ Falan kimsenin sana selamı var” diyerek Şamlı bir adamdan selam İbni Ömer (r.a.) “Duyduğuma göre o kimse kaderi inkâr ediyormuş. Eğer gerçekten böyle bir fikre saplandıysa, benden ona selam söyleme” buyurdu.
HUSUSİ NOT:
Berlin’den Sayın Ahmet Kayalık’a!
Sorduğunuz hadis-i şerifler, arapça asıllarıyla Prof. İbrahim Canan’ın tercüme ettiği Kütüb-i Sitte Muhtasarı’nın c. 15, s. 44-48’de ve c.17, s. 464. sahifelerinde mevcuttur.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.