Kenan İpek Çetin Bir Yokuşta
Bilgili, birikimli, yürekli bir kardeşimiz olan Kenan İpek şu anda Adalet Bakanımız.
Öncelikle, meslekten birisinin Adalet Bakanlığı koltuğuna oturtulmasının doğru ve yerinde bir karar olduğunu vurgulamak isterim.
Sonra da, yeni görevinden dolayı Kenan İpek’i canı gönülden kutlarım.
Yargı gerçekten yüklü sorunları olan bir kurum.
Kurumun şemsiyesi altında iken pek de bir şey anlaşılmıyor. Dışarı çıkıp da alıcı gözü ile bakıldığında soğuk, itici, yıpratıcı, ürkütücü bir yapı görürsünüz.
Hani “geciken adaleti” adaletten saymıyoruz ya, işte o hesap…
Bu ülkenin vatandaşı hâkimin kapısında ortalama beş yıl adalet bekliyor.
Hakkını istiyor, derdini döküyor ama bir türlü sonuç alamıyor.
Bu meslekte saçını sakalını ağartanların yanında, nüfus memurluğu yapamayacak yeteneksiz pek çok eleman var. Çokça davalar bilirkişilere emanet.
Bilirkişi suç varsa suç oluyor, yok diyorsa olmuyor!
Altyapı yetersizliğinden tutun da hâkim adaylarına kadar sarf edilen emeklerin daha ziyade nazariyede kaldığı pratikle örtüşmediği görülüyor.
Hâkim adayı deyince, mahkemenin kapılarında dolaşanlar değil; bizzat kürsüye oturacak, tutanağa imza koyacak, keşif yapacak, karar yazacak, ifade alacak.
Yerine göre hâkimin denetiminde duruşmaları yürütecek.
Suyu köküne değil de dallarına verirseniz o ağaç kurur.
Hantal yapılanma hâkimlik mesleğini maalesef kurutuyor.
Kafası yorgun bir kısım üyeleri Akademi’ye çağırıp ders verdirmekle bu iş olmaz.
Zaman kaybetmeden kolları sıvamak lazım...
Her olayda kamu yoklaması yapılır.
Bir de yargı için vatandaşın ne diyor?
“Bu dava deden kaldı hâkim bey” diyor.
Yargıtay ve Danıştay’dan bozularak geri gelen dosyalarda ki zaman kaybı ile maddi kayıplar var. Bu kayıpları devlet telafi etmiyor, yıkıyor vatandaşın sırtına.
Savcılık soruşturmaları şimdi ki hali ile devam ederse işin içerisinden polis devleti çıkar, hukuk devleti çıkmaz. İşte görüyoruz, dün ağırlaştırılmış hapse mahkûm olanlar bu gün dışarılarda gezebiliyorlar. Dün öyle bugün böyle!..
Kasıt var veya yok, asıl olan bu ikilemin nereden ve niçin oluşudur.
Kim ne derse desin, imkânsızlıklar yüzünden savcıları genelde polis ile jandarma idare eder, hatta yönlendirir. Oysaki soruşturmanın direk amiri savcıdır.
Hem bu jandarma eskiden hadi vardı, şimdi niye var?
Askerse kışlasına çekilsin askerliğini yapsın…
Savcısının emrinde yeteri kadar (koş hemen getir diyebileceği) güvenlikçiler, delil toplamaya yarayacakdedektifler, yardımcı stajyerler, sosyologlar, elemanlar bulunması lazım. Savcılar sırf iddianame yazmaktan kurtulmalı.
En önemlisi, duruşma salonlarında kim ne yapıyor, ne ediyor belli değil.
Azarlayanları, söz vermeyenleri, söylediğini yazamayanları, saatinde duruşmasına başlamayanları kim biliyor? O yüzden duruşmalar kameralarla kayıt altına alınmalıdır…
Kayıt bir açıdan kalite demektir…
Kenan İpek gibi birisinin Adalet Bakanı olması yargı için bir şanstır.
Meslekten olması da ayrıca avantaj sayılır.
Diğerlerine söylesen de anlamazlar.
Adam kasaba avukatlığından gelmişse yargı reformunu ne bilsin. Hatta kulağı hava raporunda olanları da gördük. Suya sabuna dokunmadan geldiler, gittiler (istisnası var)…
Şimdi ise iş yapmak zamanıdır.
A’sından Z’sine adalet reformu, haydi hayırlısı…
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.