Rahmi Beyden Yeni Mektup Var
Sağolsun Rahmi Bey fakiri daha önce de bir e-posta ile aramıştı. Ben de adından internete girerek yaptıklarını hayretle görmüş, kendisine dua etmiş, burada da sevgi ve saygıyla bahsetmiştim. Teşekkür etmişti.
Şimdi yeni bir mektup aldım. İşine devam ediyor anlaşılan. Ve öyle de gidecek galiba bu fani dünyadan. Ardında zikreden ve dua eden ağaçtan bir ordu bırakarak. Bir de ders vererek yaşayanlara; bütün imkansızlıkları göğüsleyerek, yapabildiği kadarı üstüne düşeni yaparak, huzurla gitmek bu dünyadan.
İşte bu. Bütün dava adamları böyle yaparlar. Bize düşen de bu aslında. Bu kadar yani. Sızlanmaya, feryada, umutsuzluğa gerek yok. Atıl kalmaya, y’es bataklığında boğulmaya gerek yok. Kalkıp ne yapabilirsen onu yapmak, o kadar. Herkes de aynı şeyi yaparsa, dünyada sorun kalmaz. Gevezelik yapmanın alemi yok.
O ağaç yetiştirmeyi hedeflemiş. Onu yapabileceğine inanmış ve yapıyor yavaş ya da hızlı. Güzel bir dava. Sağa sola bakmadan, işini yapıyor. Çok takdir ediyor ve seviyorum. Bence başarılıdır ve mükafatı büyük, ödülü şahane olacaktır.
Ben de İslam Dinini duyurmayı, anlatmayı, sevdirmeyi, yaşatmayı hedefledim mesela. Yakından uzağa doğru, sesim, kalemim, yazım nereye kadar ulaşıyorsa oraya kadar çevremi İslam’a davet, onu tebliğ ve irşad işidir davam. Kendi köşemde bunu yaparak, konuşarak, yazarak yaşayacak ve öyle ölüp gideceğim. Bir ağustos böceği gibi davamı konuşa konuşa çatlayacağım. İnşallah. Kaç kişi okur, dinler, anlar, istifade eder, ben bilemem. Bilmem de gerekmez.
Ben bana düşeni, Rahmi Bey de kendine düşeni yapıyor. Ölene kadar da niyetliyiz. Bir gün herkes de böyle yaparsa, gör dünya ne hale gelir!
Önemli olan iyi işleri toplu yapabilme kıvamına erişmektir. Nefisleri yenerek cemaat halinde toplu yaşama erdemine ermektir. Harikalar birlik ve beraberliğin arkasındadır. Düşünebiliyor musunuz, herkes bir kova su dökse, İsrail’i sel götürür. O çıbandan kurtulmak için savaşa bile gerek kalmaz.
Marifet, kendimize düşeni yapabilmektir. İşte mutluluk budur! Devam edelim kardeşim. Bizden yapmaya çalışmak. Neticeyi yaratacak Allah Teâlâ’dır. Ona tevekkül ederiz, işimizi ona ısmarlarız, hamdolsun itimadımız vardır.
Bakın neler yazmış rahmi Bey:
“Aziz İnsan Cemal Hocam! Hocam yaptığım sahile vuran deniz analarından bir kaçını denize atmaya çalışan insan misali.
Benim bir siyasi gücüm yok, zenginde değilim. Şunu biliyorum ki bu iki güce sahip olanlar birtakım şeyler yapıyorlar. Bu güzeller güzeli ülkeme bir şeyler yapmak illaki birçok imkanlara sahip olanların tekelinde olmamalı. Bizlerin de fakiri ile okumuşu cahili ile bir şeyler yapmak için elimizi taşın altına koymamız gerekir; düşüncesini uyandırmak istedim.
Bu fikrin yayılması için bir horozun her sabah ısrarla öterek ev halkını uyandırması gibi çaba göstererek olayı gündemden düşürmemeye çalışıyorum. Sizlerde daha iyisini bilirsiniz gündemden düşen unutulur. Bunun en güzelini dinimiz yapıyor. Günde beş defa “haydin felaha” diyerek insanları işlerinin meşgalelerinin arasında uyarıyor. Sizlerin ilmi çalışmalarından ve yol göstermesinde de yararlanmak beni sevindirir. Bu olayın yaygınlaşması için elinizden geleni yapacağınıza inanıyorum. Bundan 16 yıl önce orman dikme işine başlarken bütün ziraat ve orman fakültelerindeki yetkili elemanlara “Ben yurdumuzun en yoksul topraklarında orman dikeceğim, sizlerden akıl almak, göstereceğiniz yoldan hareket etmek istiyorum. Benimle ilgilenir misiniz” diye mailler gönderdim Bir Prof .Dr. Zeki Kara Bey (o zaman doçentti) “ben varım” dedi. Başka Kimse üzerine iş almak istemedi. Belki de benim yapacağım iş akıllarına yatmadı.
Bütün Müftülere “Aziz müftüm imamlarımızın görevi sadece ölü yıkamak. mevlit okumak ve namaz kıldırmaktan ibaret olmamalı. Peygamberimizin hayatını incelersek; bedevileri cahil insanları bile eğitip birbirini sevmeyi ağacı sevmeyi Allah’ı sevmeyi öğretmiş. Yol kesenleri eğitip yol gösterir hale getirmiş. Binlerce camide yılda 52 defa hutbe okunuyor. Ne olur imamlarımız ormanın ağacın önemini vurgulasın. Bakınız ülkemiz kuraklık sıkıntısı çekiyor. Dünyanın ısınmasından söz ediliyor.” Şeklinde mailler gönderdim. Millet vekillerimize de size daha önce gönderdiğim çalışmamın özetini gönderdim.( Siz o özetle ilgilenip köşenizde bir yazı yazdınız. Allah razı olsun)
Dedelerimiz bu güzel yurdu bize bırakabilmek için hayatlarını vermiş. Öyle ki bugün evlenip ertesi gün cepheye giderek bir daha dönmeyip toprağa düşmüş insanların torunları olarak benim yaptığım ne ki. Biz onlar gibi topraklar fetih edemeyeceğiz belki ama elimizdeki toprakların değerini yüz kat artırabiliriz. Bu elimizden gelir. Ülkemizi yağmur ormanlarına çevirebiliriz. Çoğu ülkenin nüfusundan fazla18 milyon orta öğretimde okuyan Milyonlarca yüksek tahsil yapan öğrencimiz. öğretim görevlimiz var. Neler yapamayız ki.
Hocam sakın benim sözlerimden beni kendini beğenmiş ukala sanmayınız. İçim yanıyor. Garip devletim beni okutmuş, bana bir meslek vermiş, Geçimimi sağlayacak kadar aylık vermiş. Ben kahve köşelerinde oyun oynayarak, saatlerce futbol yorumları veya diziler izleyerek vakit öldürmem için okutulmadım
Güzel hocam sizlerin başarılarından da haberdarım. Bulunduğunuz mevkilere kolay gelinmiyor.
Hocam bu rol model olan çalışmamın arada bir insanımıza hatırlatılması gerekiyor. Sizi rahatsız ettiğim için sıkılıyorum. Allah ilminizi ve başarınızı bereketlendirsin.
Ben pek düşünemez hale geldim. Yol gösterirseniz önerilerinize sevinirim.”(Rahim Demirbaş, Emekli Matematik öğretmeni, 0 532 490 46 42)
Sevgili kardeşlerim, internetten bir girin de bu muhterem kardeşimizin çalışmalarını görün diye salık veririm. Bakalım sizlere ne ilhamlar verecek.