Kaçış Planı!
En son nerede kalmıştık? Öcalan, İmralı’ya giden heyete “AKP seçimler için, ben ise bölgede daha fazla alan hâkimiyeti kazanmak için süreci uzatıyorum” dedikten sonra, bölgede “özerk Kürdistan” için her an çatışmaya hazır halde olacak 100 bin terörist hedefi vermişti..!
Sonra ne oldu? Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın iki yıldır mimarı olduğu ve yetki ve otoritesini birkaç kişinin dışında kimseyle paylaşmadığı ‘Çözüm Süreci’ne format atmaya başladı! Ne olduysa bundan sonra oldu: Zaten gayri meşru yürütülen ve geçtiğimiz nisan ayı itibariyle de teknik olarak biten Çözüm Süreci’ni yürüten bürokratik ve siyasi kapasiteyi, jet hızıyla geçen torba yasa sonucu elde ettikleri hukuki dokunulmazlıklar da rahatlatmadı! Yavaş yavaş gemiyi terk etmeler başladılar!
Süreci yürüten bürokratik ve siyasi kapasiteden sonra, ‘Çözüm Süreci’nin verdiği ağır hasarların üstüne örten, bu istikametteki kaygı ve tenkitleri “Şehit cenazesi gelmiyor gerisi bizi ilgilendirmez” kozmopolit kafa umursamazlığıyla savuran nice omurgasız gazeteci ve yorumcu çark etmeye başladı! Daha düne kadar PKK’nın ne kadar hümanist, sevgi pıtırcığı ve vicdanlı bir terör örgütü algısını güçlendirmek için ciddi bir gayret sarf edenlerin bir kısmı, Cumhurbaşkanı’nın son tavrından sonra “anında” saf değiştirdi! Bir kısmı “Ben bilmem Cumhurbaşkanı bilir” moduna girip bunca zamandır savundukları tezleri ve ortaya saçtıkları argümanları yutmak zorunda kaldı! En uyanıkları son gelişmeleri almaza yattı! En pişkinleri ise, âlemi kör milleti sersem sanırcasına “Ben demiştim zaten” yarışına girdi! Herkesin yavaş yavaş “kaçış planı” yaptığı bir ortamda Genelkurmay Başkanı geri kalır mı? Genelkurmay Başkanımız iki gün önce müthiş feraset ve basiret örneği göstererek “PKK meşrulaştırılıyor” tespitinde bulundu! “Çözüm Süreci” zevale uğramasın diye Kara Kuvvetlerini tamamen bölgeden çekilmesinde, hudut boylarında ve ötesinde yaşanan tüm olumsuzluklarda, Doğu ve Güneydoğu bölgesinde güvenlikçi politikaların askıya alınmasının kötü ve olumsuz sonuçlarında pay ve sorumluluk sahibi olan sayın Özel, suyun başında olduğunu unutarak sokaktaki vatandaş gibi şikâyet etmeye başladı! PKK’nın hem ülkemizde hem de çevre coğrafyamızda Çözüm Süreci ile birlikte geldiği noktayı yarım aklımızla iki yıl öncesinden biz görebilirken; şikayet makamında değil icra makamında olan Genelkurmay Başkanı bu hatalar yapılırken acaba neredeydi?”
Hülasa,
Anlayacağınız; gömleğin ilk düğmesinin yanlış iliklendiği ve bundan sonra iki yakamızın bir araya gelmeyeceği gerçeğini henüz görenler, görüp de görmemezlikten gelenler ve “Türkiye’nin boğazını sıkarsanız elinden her şeyi alırsınız” algısını muhannette uyandıranlar, Çözüm Süreci’nde alınan ağır hasarların vebalini nasıl ödeyecekleri derdine düştüler! Homojen yapıları ve iradeleri olmayan; empati yoksunluğu, gaddarlık ve kaypaklık gibi değişmez özellikleri bünyelerinde taşıyan terör örgütleriyle kim masaya oturmuşta kalıcı, onurlu ve adil bir barış yapma imkânı bulmuş? Hele kimin elinin kimin cebinde belli olmadığı içinde yaşadığımız Ortadoğu coğrafyasında..! Çözüm Süreci’ni destekleyen bazı cahiller İRA ve ETA gibi örgütlerle yapılan barış süreçlerini örnek veriyor... Ne 40 yılda 850 cinayet işleyen ETA, ne de 36 yılda 2.000 kişinin ölümünden sorumlu tutulan IRA; 30 yılda 35.000’ni aşkın kişinin ölümünden sorumlu tutulan, Irak ve Suriye topraklarında devletleşme sürecinin baş aktörü olarak üzerinden uluslararası projeler yürütülen dünyanın en kanlı ve en vicdansız PKK terör örgütüyle mukayese edilemez! Kaldı ne İngiltere ne de İspanya, bu silahlı guruplara müzakere süreçlerinde dahi asla hoşgörü ve özür payı tanımamıştır. İstihbaratını ve güvenlik güçlerini etkin şekilde kullanmışlardır. Vatandaşlarını örgütün insafına terk ederek sokakların kontrolünü IRA veya ETA’ ya bırakmamışlardır. Siyasi müzakereler ve hukuki düzenlemeler yapılmış; ama devletlerini acze düşürmemişler ve illegaliteyi asla kutsamamışlardır!
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.