Para çok olunca, tabii ki gazete bedava dağıtılır
Çalıştırdığı işçilerinin bile cebine göz dikenler, “Devletin kasasına ve milletin cebine haydi haydi göz diker” deniliyor.
“Sadece Dışbank’tan personele zorla verdirttiği kredi kartlarında attığı kazığın hesabını veremez” iddiaları fokur fokur.
Bir de “Para aklamak isteyen herkes, Aydın Doğan ve adamlarına müracaat edebilir” iddiaları halk arasında yıllardır konuşulur durur. Para nasıl aklanır, en iyi malum çevreler bilirmiş. Mesela para aklamanın en iyi yollarından biri de bedava gazete dağıtmakmış.
Güya bedava gazete dağıtacaklar, yaptıkları haberlerle dağıttıkları bölgedeki insanları etkileyecekler. O insanlar da; “Vay bee, demek öyleymiş haa” diyerek haberlere inanacaklar. Zavallı Aydın Doğancılara göre halkın zekası kıtmış, ne akılları ne fikirleri erermiş, düşünme melekeleri yokmuş. Aydın Doğan ve “sırnaşık yalakaları” böyle inanırlarmış.
Adamlar Türkiye’de yaşayan vatandaşlara da, yurtdışında yaşayan vatandaşlarımıza da böyle bakarlarmış. Çünkü onlara göre bizim halkımız koyun gibi güdülmeye layık bir halkmış. Para ve güç bunlardaymış ya, iktidarlar da bunların emrinde olmak zorundaymış. Her aklıselim insana soruyorum; “Böyle düşünüp hareket etmediklerini söyleyebilir miyiz?”
Medya aracılığıyla bugüne kadar ülke üzerinde terör estirmediler mi? Şimdi Başbakan çıkıp; “Hadi oradan, dur artık, yeter bugüne kadar memleketi ve milleti sömürdüğün” deyip, adam cin çarpmışa dönünce, yağdanlıklarının yalak yalak sağa sola çatarak günü kurtarmaya çalışmaları neyi gösteriyor?
Müslümanlık inancına göre; “Düşmez kalkmaz bir Allah’tır.” Bir gün bir yerde bir Molla Kasım çıkar ve “Dur hele bakalım, yolculuk nereye, şimdiye kadar yaptıklarının hesabını bir ver, ondan sonra yoluna git” diyebilir. Hükümet de bunu yaptı ve Aydın Doğan saltanatının sonunun geldiği iddiaları da böylece gündeme geldi.
“Aydın Doğan grubunun mal varlığı yeniden incelenmelidir ve özellikle Almanya’daki mal varlıkları hemen incelenmelidir” deniliyor. “Gözü başkasının malında olan insanlar kıyamete kadar doymazmış”. Bunların da doyması mümkün değilmiş. Dolayısıyla herkesin malına mülküne ve hatta en gariban vatandaşımızın cebindeki kibrite bile göz dikerlermiş. Devlet büyük bir titizlikle mal varlıklarını ve şirketlerindeki hareketlilikleri takip etmeliymiş. Vatandaş böyle söylüyor.
Aydın Doğan’ın televizyonlarında program yapanlarla yaptıranların da para durumları ve para trafiği incelenmeliymiş. “Dizi filmler, magazin programları, müzik ve eğlence programları ve diğerlerinin maliyetleri kaç paraymış ve kaç para ödenirmiş. Makbuzda kaç para yazarmış, sanatçılar veya diğerleri esasta kaç para alırlarmış, bu rakamlar muhasebe kayıtlarına nasıl yansırmış. Hadi yiğit ve adamsalar bu söylenenleri kendi televizyonunda aklasınlar da görelim” deniliyor.
Bazı sanatçıları neden tehditle ekrana çıkardıklarını söylemelilermiş. Hangi sanatçının kimle birlikte olursa ancak ekrana çıkabileceğini anlatmalılarmış. Stajyer olarak işe başlayan genç üniversiteli kızlarla çeşitli ilişkilere girildiğini ve görev adı altında bedava tatiller yapılmadığını bilmeyen mi varmış. Bu iddialar da her yerde konuşuluyor.
İddiaların ardı arkası kesilmiyor ki. Mesela; “Büyük paralar karşılığı belli haberleri görmezden geldik, deme yürekliliğini gösterebilirler mi” diye soruluyor. Bazı yazarlarını iş takipçisi ve ajan olarak kullandıkları, kullandıkları bu yazarların arkasına başka ajanlar taktıkları ve telefonlarını, evlerini dinledikleri iddialarına da cevap bekleniyor.
Bir de şu soruluyor: “Aydın Doğan ‘Sirkeci’deki oto parçacılığından gazete patronluğuna alın terimle geldim, hiçbir alavere dalavere olmadı, gazetelerimi ve yazarlarımı Ergenekon’un emrine vererek zengin olmadım’ diyebilir mi?”
Bu şartlarda kim olsa bedava gazete dağıtır, çünkü değirmenin suyu kesilecek gibi değil. Yalnız bu sefer galiba kesileceğe benziyor. Halkın böyle bir beklentisi var, umar ve dua ederiz ki bu beklenti gerçekleşir.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.