Bir Tarafta Gerçekler, Öte Tarafta Yalanlar
Üniversitede terör var dedik; “burası özerktir, düşünce özgürlüğü var, hedef göstermeyin” dediler.
Ama belgesi var, çocuklar darp ediliyor, saldırıya uğruyor dedik; “siz faşistsiniz” diye slogan attılar.
Yetmedi insan öldürdüler; kampüsün ortasında, şehirde, dağda! Sürekli “faşist” diye slogan atanlar ortalıkta görülmedi…
“PKK eskisinden daha güçlü, çözüm sürecinde asayiş kayboldu, vatandaş şikayetçi” dedik, belgelerini ortaya koyduk. Tüm bunlar ifade özgürlüğüne girmedi, “süreci sabote edecekler” demeye başladılar.
Türk demeyelim “Türkiyeli” diyelim sorunlar çözülsün açıklamaları yapılırken, “ne yapıyorsunuz bu milleti bölmeyin” dedik, hemen celallendiler; “ırkçılık yapmayın”.
Baktılar sesimiz çıkmıyor daha da ileri gittiler. İstiklal Marşı ve Türk bayrağı değiştirilsin diyecek kadar hainleştiler.
Biz gerçekleri, doğruları yazdıkça, kötü niyetlerini deşifre ettikçe işi aymazlığa vurdular. Yaftalayıp, belirli bir formanın içinde bizi dışlamaya çalıştılar ama bunu da başaramadılar.
***
Bir tarafta gerçekler, öte tarafta yalanlar. Biz her zaman vicdanın yanında, gerçeklerin yanında olduk ve olmaya da devam edeceğiz.
Ancak bazıları kendi dönemlerinin sonuna geldiklerini anladıkları için, saldırganlaşmaya devam ediyorlar.
Bunu yaparken kendilerini de üst mertebede konumlandırmayı ihmal etmiyorlar, tıpkı şimdi yaptıkları gibi…
Terör örgütü liderine övgüler düzerken gazete köşelerine sığmayıp, ekranlardan taşanlar,
Akil insanlar heyetinde ortalıkta örgüt propagandası yapanlar,
Sizlerin devri artık bitti ve bunu en iyi sizler biliyorsunuz.
***
Devri bitenlere örnek arıyorsanız, 22 Mart 2015 tarihli gazetelerin köşe yazılarını açın okuyun, örgüt lideri bir teröriste ne övgüler, ne yorumlar…
Ağrı’da olaylar çıktı, teröristlerle çatışma oldu, PKK ve HDP’ye yönelik tepkiler arttı, bu arkadaşlar o yazdıklarının üzerinden bir ay geçmeden U dönüşü yaptılar, vatansever kesildiler.
Dün söylediklerini unutup, yazdıkları hiç yokmuş gibi davrandılar !
***
Vahdet Gazetesi’nin haftaya damga vuran haberi de maskeleri bir kez daha düşürdü. Haberde PKK’ya övgüler düzen, teröristleri normalleştiren Vakur isimli bir belgesel anlatılıyordu. Kısacası bir örgüt propagandasıydı.
Kanıtlarıyla, belgesiyle kamuoyunun dikkatine sunduk.
Gazetecilik bölümü öğrencilerine “araştırmacı gazetecilik nasıl yapılır” sorusuna cevap olarak gösterilebilecek, okutulabilecek bir haber.
Kültür ve Turizm Bakanlığı da filmin resmi evraklarının eksik olduğunu ve bundan dolayı gösterilemeyeceğini açıkladı.
Dururlar mı, durmadılar tam istedikleri gibi bir ortam buldular çünkü. Hemen imza kampanyaları, açıklamalar… İKSV
Film Festivali’ndeki bütün yönetmenler “sansüre tepkiliyiz, karşıyız…”.
Biz anlatmaktan yorulduk, ama olayı bilmeyenler için hatırlatalım, insan hayatını hedef alan, terör eylemleri gerçekleştiren grupların, örgütlerin, yapılanmaların propagandasının yapılması “ifade özgürlüğü” değildir.
Aksine doğrudan terör eylemidir. Terör eylemlerinin en önemli kısmı da propagandadır.
Propagandanın yapılamadığı yerde, örgütler biter, tükenir.
DANIŞMAN FACİASI
Başbakan’ın Başdanışmanı Etyen Mahçupyan son derece yakışıksız ve bir o kadar da ülkeyi zor durumda bırakacak sözler sarf etti.
Ermeni lobisinin tüm gücüyle çalıştığı, Papa’yı bile propaganda aracı haline getirdiği bu dönemde, Mahçupyan’ın “Ermenilere yapılana soykırım dememek imkansız” sözleri, memleketimizin içine işlemiş, yetmemiş yönetim kademesinin en tepelerine girmiş diasporanın uzantılarını görmemiz ve uyanmamız açısından dönüm noktası olmalıdır.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.