Alisiz Ateistler
YAKIN zamana kadar ülke-mizdeki laiklik veya laikçilik hep İslam düşmanlığı, Müslüman çoğunluğun temel haklarını çiğnemek şeklinde uygulanmıştır. Medreselerin kapatılması, tekkelerin kapatılması, Ezan-ı Muhammedî okunmasının yasaklanması, TCK’nın 163’üncü maddesiyle Müslüman yazarların, din adamlarının, vatandaşların tutuklanıp ağır ceza mahkemelerinde yargılanması ve zindanlara atılması, İslam vakıflarının talan edilmesi, tarihî İslam kabristanlarının düzlenmesi, hacca gitmenin yasaklanması, camilerin ve diğer vakıf taşınmazlarının satılması, yıkılması, kiraya verilmesi, asker deposu yapılması, din eğitiminin yasaklanması, Ayasofya’nın müze yapılması, İslam kadın ve kızlarının iffet örtülerinin zorla açılması bu zalim ve çarpık uygulamaların bazısıdır.
Bu baskılar yavaş yavaş hafifliyor ya, bazı dinsizler bundan son derece rahatsız oluyor ve laiklik elden gidiyor yaygaraları kopartıyor.
Türkiye hiçbir zaman Fransa gibi laik bir sisteme sahip olmamıştır. Bizdeki sistem gerçek laiklik değildir, dini gemleme, dindarları ezme sistemidir.
Fransa’da Katolik kilisesi, Protestan kilisesi, Yahudi cemaati ve diğer dinî kuruluşlar, devletin idaresi ve kontrolü altında olmayan bağımsız teşkilatlardır. Sözde laik Türkiye’de ise Diyanet İşleri Başkanlığı devletin resmî müessesesidir. İslam vakıfları devletin elindedir. Yüz bine yakın cami devletindir. Din görevlileri resmî memurdur, maaşlarını devlet bütçesinden alırlar. Devletin din dersi öğretmenleri vardır. Böyle bir sisteme laik demek için insanın ya geri zekâlı yahut deli veya hınzır bir şeytan olması gerekir.
Dünyada en âdil, en sağlıklı, en makul din devlet ilişkisi İngiltere’dedir. Orada hükümdar aynı zamanda millî Anglikan kilisesinin başıdır. Birleşik Krallığın en büyük parçası olan Büyük Britanya’da 1944’ten bu yana her sabah kolejlerin şapellerinde (kiliselerinde) âyin ve ibadet yapılır ve derslere bundan sonra başlanır. İngiltere’de laikliğin L’si bile yoktur.
Birtakım Kripto azınlıklar, çoğunluğu oluşturan Sünnî Müslümanlara biraz nefes aldırılmasından, çok kısıtlı olsa da din hürriyeti verilmesinden son derece rahatsız ve tedirgin olmakta, laiklik gidiyor yaygaraları kopartmaktadır.
Bunların başını bazı Alisiz Alevi geçinenler çekiyor. Onlar Alevi değildir, Kriptodur.
Hakiki Aleviler, Pendik’te Şeyh Seyfullah Cemevinin başında bulunan Dede Efendi zihniyetine sahiptir. Bu zat, Cemevinin bir köşesine mescit yaptırmış, Sünnî kardeşlerimiz gelirse namazlarını buracıkta kılıversinler demiştir.
Hiçbir Alevi Alisiz olamaz. Bütün gerçek Aleviler Allaha, Kur’an’a, Peygambere (Salat ve selam olsun ona) iman ederler.
Ateist Alevi de olamaz.
Sünnî çoğunluk, bunca zulümden ve baskıdan sonra elbette dinî faaliyetler ve hizmetler yapacaktır.
İstanbul’un bir ilçesindeki okullarda başlatılan Kur’an ve Sünnet hizmet ve faaliyetlerini alkışlıyorum, bunu protesto eden ateistleri ve Alisizleri kınıyor, sağduyulu ve makul olmaya çağırıyorum.