Fatih Akkaya

Fatih Akkaya

Dink’ten Ne Haber?

Dink’ten Ne Haber?

Bugün 24 Nisan. Bizler için, en zor günümüzde sırtımızdan hançerleyenlerin sınır dışına göç ettirilmesinin yıldönümünden ibaret bir tarih.

“Küfür tek millettir” sözünü akıllara getiren malum “koro”ya göre ise, “Türklerin Ermenileri tehcir ederek, soykırıma tabi tuttuğu tarih.”

Bu iftira ve karalama “korosu”nun sesi bugün daha da açılacak.

Gırtlaklarını parçalayacaklar, “Türkler katildir” diye.

Ne düşünüyorum biliyor musunuz, Hrant Dink yaşıyor olsaydı, ne derdi bunlara acaba?

Hayatta iken yaptığı açıklamalardan bu konuda bir çıkarımda bulunmak mümkün. 

1915’i şöyle özetliyordu örneğin:

“Batılılar Ermenileri kışkırttı, asayiş olayları isyan başlayınca iş çığırından çıktı.” 

Ve şu tespiti: 

“Batı 100 sene önce bizi kullandı ve düşman etti, şimdi de Kürtlere aynı tuzağı kuruyorlar”.

Batı’ya da açık açık “Bu işe karışma, zaten sizin yüzünüzden oldu ne oldu ise” diyebilen biriydi Hrant Dink. 

Ermenistan’ın Karabağ’ı derhal boşaltması gerektiğini de söyleyebiliyordu. 

Bu vicdanlı duruşu ile Ermenici çevreleri çok ama çok rahatsız ediyordu.

Özellikle Batı’daki temsilcileri ile İstanbul’daki Ermeni Cemaati’ni. 

19 Ocak 2007’de Hrant’ın sesi kesildi.

Öyle bir operasyonla yapıldı ki, Türk milletinin sırtına bir “kambur” daha bindirilmiş oldu.

Karanlık maşalı “o gün”den itibaren Hrant Dink, aynı Ermenici çevreler için oldu bir kahraman!

Dirisi dışlanırken, ölüsü sahiplenilip sömürülmeye başlanıldı; olay “sözde soykırıma son örnek” gibi sunuldu.

Oysa Hrant’ı asıl istemeyen kendileriydi ve Hrant’ın sesinin kesilmesi asıl kendi işlerine yaradı.

Bakın bu anlatacaklarımın kaynağı, bizzat Ermeni Cemaati’ne mensup bir Ermeni vatandaş.

Anında aforoz edileceğini bildiğim için, ismini açıklamıyorum. 

İlk günden itibaren Dink suikastını istismar eden o Ermenici çevreler, hayatta iken ise Hrant Dink’i susturmak istiyorlardı.

1915’le ilgili görüşlerinden son derece rahatsızdılar ve Hrant’ın kurucusu ve yayın yönetmeni olduğu Agos’u kapatmaya çalışıyorlardı. 

Agos, Türkiye’deki Ermeni vatandaşları için çıkan bir gazeteydi lakin Ermeni Cemaati, mensuplarına baskı yapıyordu “Agos’u almayın, okumayın” diye.

Cemaat, zengin işadamlarını “Agos’a reklam vermeyin” diye de sıkıştırıyordu.

Agos’un Hrant döneminde maddi sıkıntı yaşamış olmasının nedeni budur.

(Hrant’ın hafızalarımıza kazınan altı delik ayakkabısının sırrı da burada aranabilir.)

Ankara’dan bir vatandaş, Agos’a abone olmak istiyor. Hrant’ın verdiği cevap çok ilginç: “Yapalım yapmasına da, bilmenizi isterim ki gazetemizin yarına çıkacağının garantisi yok. Peşin abonelik ücreti alıp, sonra size karşı mahcup olmaktan endişe ediyorum.”

Hrant şimdi hayatta yok.

Agos ise çıkmaya devam ederken, Hrant döneminden çok farklı bir yayın politikası güdüyor ve bugün tirajı da maddi durumu da yerinde.

Hrant döneminde Halaskargazi’de küçük bir apartman dairesinde kiracı idi, şimdi koca bir binaya sahip.

Bu gelirde en büyük kalemi de, Ermeni Cemaati’nin Hrant Dink adına kurduğu Vakfa yapılan yardımlar oluşturuyor.

Yazımızı, aynı soruyla sonlandıralım:

Hrant Dink bugün hayatta olsaydı, ne derdi bunlara? 

Not: 

Yarın, Vahdet alan herkes çok kıymetli bir eserin de sahibi olacak. 

TYB Onursal Başkanı ve Yazarımız D. Mehmet Doğan’ın sahibi olduğu “Genç Safahat” adlı bu eser,İstiklal Şairimiz Mehmet Akif Ersoy ve fikir dünyasını tüm yönleriyle tanımak için büyük bir fırsat sunuyor. Kaçırmayın.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Fatih Akkaya Arşivi