Âyetli Kur’an Pastası Yemek
Yıllardan beri kutsal din konuları mıncıklanıp magazinleştiriliyor. Bunu başlangıçta iki kimlikli Kriptolar ve onların kendilerine benzettikleri yabancılaşmışlar dinle alay etmek, dinî konuları hafife almak için yapıyordu. Artık ikinci bir kesim de devreye girmiş bulunuyor. Bunlar, magazin Müslümanlarıdır.
Kutlu doğum haftası münasebetiyle, kocaman bir Kur’an pastası yaptır, bunun açık iki sayfasında beyaz krema zemin üzerine çikolata ile ayetler yazdır ve sonra bunu törende bıçakla keserek meyve suları ve kolalar içerek ye. Olacak iş midir bu?
Bir başka örnek: Meydana tahtadan büyük bir Kâbe yapmışlar, üzerinde sırmalı ayetler yazılı bir puşide=örtü, halk tavaf etmeye başlamış.
Pasta çoktan yenilmiş bitmiş, tahta Kâbe kaldırılmış ama vicdanı olanların vicdanları sızlamaya devam ediyor.
Ramazan gelecek ve yine birtakım yılışık medya organları, müstehcen iğrenç resimlerin yanında din köşeleri yayınlayacak. Soru: Oruçlu iken öpüşmek orucu bozar mı?
Reformcu ilahiyatçılar mangalda kül bırakmayacak: İslam’da teravih yoktur… Güneş doğuncaya kadar sahur yemeği yenilebilir…
Gece olunca, magazin Müslümanları yatsı ve teravih yerine eğlence, şenlik, etkinlik çadırlarına gidecekler; çaylar kahveler tuluat hahaha hohoho zevk u sefa yapacaklar…
Epey oluyor, büyük bir vilayetin müftülüğü Swiss Hotel’de lüks mü lüks bir iftar ziyafeti vermişti. Otel beş yıldızlı… İçi içkiyle dolu… Kur’an Sünnet ve Şeriat kriterlerine göre azgınlıklar=fuhşiyyat mekânı… Bitişik salonda dinsizler kafayı çekiyor, bizimkiler iftardan önce Kur’an okuyor… Böyle rezil bir bid’at İslam tarihinde görülmemiştir.
Zavallı Müslümanlar, siz bu hallere de mi düşecektiniz.
Birtakım şovmenler dinî şovlar yapıyor ve alkışlanıyor.
Bazı dinî faaliyetler, vaktiyle Zeki Müren’in Yenikapı Sahil gazinosundaki kadınlar matinesine döndü.
Reklam reklamdır, kötüsü mötüsü olmaz zihniyeti.
Neydi birkaç yıl önceki patrikli, papazlı, pastörlü, zangoçlu iftar şovlar.
Birkaç yıl önce kapalı bir spor salonundaki dinî ilahiler konserine gitmiştim. Salonda beş altı bin halk var. Kadın erkek karmakarışık oturmuşlar. Sahnenin bir köşesinde M. Kemal portresi ve onun bir vecizesi yer alıyor. Altta iki köşede orkestra ve koro...
Konserin ortalarında sunucu, oradaki dinleyicilere ve TV yayınını takip eden belki de milyonlarca halka hitaben “Sayın misafirlerimiz şimdi memleketimizin medar-ı iftiharı, kıymetli ses sanatkârı (… …) hanımefendi” huzurunuzda deyince çılgın bir alkış tufanı içinde, tepinme ve ıslık sesleri duyuldu. “Hanımefendi” üzerinde mavi renkli tülden elbisesi ile sahneye çıktı, alkışlar ziyadeleşti. Hanımefendi biriyle düet yaptı.
Programdan sonra eski iki Diyanet başkanı, birtakım ilahiyatçı profesörler sahneye çıktılar, ne güzel oldu bu gece nutukları attılar.
Ertesi gün bu muhteşem etkinliği birileri öve öve bitiremediler.
Kur’an’lı ayetli yaş pastalar yaptırılması ve kesilip yenmesi… Tahtadan büyük Kâbe maketi… Dinî konuların magazinleştirilmesi… Dinî konserler… Bu konserlerde kadın erkek karışık oturulması… Dinsiz gazetelerin ve TV’lerin dinî program yapmaları ve milyonlarca Müslümanın bunları dinlemesi… Yatsı ezanları okunurken Ramazan etkinlikleri, şenlikleri, eğlenceleri yapılması… Muhteşem beş yıldızlı turistik umre seyahatleri… İçkili fuhuşlu lüks mekânlarda papaz yahnili iftar ziyafetleri… Mardin Kasımiye Medresesi’nde ezanlar okunur çanlar çalarken sarıklı hocalarla papazların birlikte tahta köprüden geçmeleri… Tevhid ile Teslis birdir edebiyatı… TV programında Sultanahmet Camii’nin kubbesinin arkasından bir hacın yükselmesi, büyüye büyüye cami kadar olması…
Bunlar iyi şeyler değil… Bunlar yüzünden tokat gelir, sille iner…
Bunları protesto etmeyen uyurgezer Müslümanlar da yanar.