TEOG Annesi Olmak
Ben, iki gündür, TEOG annesiyim. İmtihâna giren öğrencilere başarılar diliyorum. Anadolu’da güzel bir duâ vardır. “Allah cemi cümlenin yardımcısı olsun. İçi sıra da bizimkilerin.”
Seksenli yıllarda direk gidip kayıt olduğum liseye gidebilmek için çocuklarımın alnını derisi çatladı desem yeridir.
Ne güzel yıllardı. Ortaokul biterdi; gider istediğimiz liseye kaydımızı yaptırırdık. Sınıfta tenbeller de vardı çalışkanlar da. Şimdi ise çalışkan çalışkanla tenbel tenbelle okuyor. Belki o tenbellerden birisi, bu tarafta çalışkanlar arasında olsa hepsini geçecek.
2007’den beri sistemin içindeyim. “Çocuklarım mutlu olsun, isterse bahçıvan olsun.” derken, çevremdeki annelerin yaşadığı travma beni çok etkiledi. Meğer mutluluk Anadolu Lisesi kazanmakla oluyormuş. Buna inandığım için değil, bu travmayı yaşamak durumuna düşersem düze çıkamayacağım korkusu ağır bastı. Özelde okutacak para da yok. Tamâmen duygusal(!) sebeplerle ha gayret sisteme asıldık. O silkeledikçe biz asıldık.
İlk çocuğum, eski OKS sistemine göre çalıştı. Yâni, eleyici zor soruların olduğu. İmtihâna girdiğinde yüz patlaması oldu. Patlayamadık ama, çok şükür atlattık.
İki numara SBS çocuğuydu. Ben de SBS annesi. Biraz yara bereyle onu da atlattık. Atlattık dediysem bunun bir de LYS’si var tabi.
Yara bereyi, sâdece netler ve puanlar olarak algılamayın. Bu süreç o kadar sıkıntılı ki velilerdeki değer kaybı, bencillik, çekişme, çıkar çatışması ile ilgili gözlemlerimden bir kitap çıkar. “Senin çocuk kaç net yapıyor?” sorusundan nefret ettim. Herkes netlerin derdinde. Değerler eğitimi diye bir derdimiz yok.
Şimdi, TEOG annesiyim. Sorular kolay ama, ders notlarında adâletsizlik var. Ortalamalar puanları etkiliyor. Özel okul öğrencilerine bol keseden notlar veriliyor. Üstelik dil konusunda da avantajlılar. Neyse ki artık sâkinim. “Su yolunu bulur.” rahatlığına erdim.
İnanın SBS sistemini mahkemeye vermeyi bile düşündüm. “Yap! Destekleriz.” diyen çok anne oldu. Ben salak mıyım? Timur’a giden Nasreddin Hoca’ya döneceğimi anladım. Veli milletine asla güvenmem. Geride öğretmen çekiştirir; öğretmenler gününde en pahalı hediyeyi alma yarışına girerler. Kaldı ki Milli Eğitim…
Ne çektiğimizi en küçük çocuğum bir hayli gözlemlemiş olmalı ki bir gün patladı:
“Ben çocuklarımı okutmayacağım. Çoban olsunlar.”
Öküz Anadolulu olmaktan kurtulmak için bu kadar gayret et; çocuğun başa dönsün. Ah be çocuk! Senin Aysu Kayacı’dan haberin yok tabi.
Sizin anlayacağınız, OKS, SBS, TEOG… hepsi üzerimde denendi. Bir Milli Eğitim yetkilisi de sormadı ki “En iyi hangisi?” Varsın sormasınlar. Ben gene de söyleyeceğim.
En iyi sistem hangisi biliyor musunuz?
E şıkkı.
Bu E, aynı zamanda Erkin Koray’ın E’si. Evde Eğitim’in E’si. Erkin Koray bir zamanlar, kızını, Milli Eğitim'in tek tip insan yetiştirme ideolojisine terk etmeyip evde yetiştirdiğini söylemişti. O zamanlar anlayamamıştım. Şimdi çok iyi anlıyorum. Elin oğlu öyle bir düzen kurmuş ki içine girmeden olmuyor. Mesele, içinden sağlam çıkabilmek.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.