Nusret Çiçek

Nusret Çiçek

Paralel Yapılanma İktidarın Neresindedir?

Paralel Yapılanma İktidarın Neresindedir?

Gündem İstanbul Adliyesi’ndeki skandal tahliyelerle çalkalanırken akla gelen birçok soru da cevap bekliyor. Öyle ya, mühür 13 yıl senin elinde iken söz sahibi başkaları olabiliyorsa demektir ki bu mühür her seferinde ıskalanarak yanlış  yerlere basılıyor.

Mecrasından sapıyor, saptırılıyor…

İktidarın koalisyon çalkantılarına göre birçok sahada başarılı olduğunu dost düşman herkes görüyor ve de takdir ediyor. Ne var ki şu İttihatçılıkla etnik yapılanmadan bir türlü  baş edilemeyişin başlıca nedeni; bürokraside istihdam edilenlerin gelişi güzel, bir yandan da devşirme, eteği kısa, gözü ela, çağdaşlık nevinden takılanlar oluşudur…

Hizmeti yüreğinde sancı gibi taşıyan ehli ve de liyakatlisi tercih edilmemiştir.

Hele de öğretmen atamalarında sorumluluğu bilgisayarlara yükleyerek ekranda ne çıkarsa ülkenin okullarına dağıttığınızda içlerinden cinsel sapığından tutun da terör örgütü elemanına kadar birçok yamuğun çıkması normaldir. 

Kızını dövmeyen elbette ki dizini döver.

En fecisi, adalet dağıtan bir kuruma alınan hâkim ve savcıların kısmı kalitesizliklerinden hassas davranılmadığı anlaşılıyor. 

“Ya davulcuya, ya zurnacıya” hesabı hâkim ve savcılık mesleği giderek dernekleşirse, sendikalaşırsa, gruplaşırsa dosyalardan çıkacak her türlü karar da rengine uygun olacaktır. 

Hele de yargıda seçimler neyin nesi ise?!

Artık kamuoyu yoklamaları adalet konusunda yüz güldürmüyor, aksine üzüyor. Kime sorarsanız sorun, yargıdan/adaletten memnun değil, hâkimin kararına güvenmiyor...

Bu durumda güvencede olmayan hâkim ve savcıların başlarına beklenmeyen işler gelebilir. Erbabı öyle diyor ya, “birkaç yiğit bu işin hakkından gelir…

Kuru kuruya sızlanmakla veya karşılıklı atışmakla bir yere varılmaz.

Görev verdiklerinizi ilk önce sorgulayın.

“Ne yaptınız?” diye sorun…

 Anlaşılan görev tevdi edilenler “bakara makara” işleriyle uğraşmaktan ülkenin kaderini elinde tutmaya amade insanları tercih etme yerine ileride militan olabilecek veya kendi saflarında hizmet verecek kişileri tercih etmişlerdir… 

Kocaman Kültür Bakanlığı kültür düşmanlarına teslim edildi.

Aksu’nun bakanlık döneminde hanımının başını açmayana valilik verilmedi.

Değilse bu kadar kişinin hukuk dışı yollardan dinlenmesini sağlayan kadroları Merih’tekiler kurmadı, işbaşındakiler kurdu. 

O yüzden, sorumluyu biraz da yakınlarda arayalım…

Kastım kesinlikle cemaatin kendisi değil, cemaatleşen ve de yakasını dış odaklara kaptıranlar demek istiyorum. Paralel Yapılanma odakların hamurudur, becerisidir.

İktidar sonuçta bir nimettir… Sağlık gibidir, zenginlik gibidir…

Kadrini bilmeyenin elinden alınır zalime verilir.  Hele de bir kesim var ki adım attığınızda laikliği koyarlar önünüze.

Süleyman Karagülle gibileri “Laik devlet demek İslâm devleti demektir” sözünü söylerse kime neyi anlatmaya hakkın var? (27 Nisan tarihli Davet yazısı). 

Ülke TV’de Ersoy Dede’nin yönetmiş olduğu programda “hâkim adayı olacak kişilerden inançlı ve de ülkesinin milli menfaatlerine bağlı olanlarını seçiyorduk” dediğimde Ersoy Dede’nin “Vay siz Müslüman olanları” seçiyordunuz öyle mi?” sorusu ile karşılaştım. 

Demek ki Ülke TV programcısı öyle bir soruyu sorabiliyor.

Kimin nerede, ne yaptığını testi kırıldıktan sonra ancak anlayabiliyorsak, o zaman da atı alan Üsküdar’ı çoktan geçmiş oluyor. Geride enkazı kalıyor… 

Gece yarısı alelacele 10 hâkimin bir çırpıda ret edilmesi, arkasından tahliyelere karar verilmesi görülmemiş bir uygulamadır.

Usta işi değil avcı işidir…

Anlaşılıyor ki bu iktidar liyakatli kadro seçme konusunda deveyi çoktan kaçırdı da kuyruğundan çevirmeye çalışıyor. Deve kuyruğundan hiç döner mi?

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
3 Yorum
Nusret Çiçek Arşivi