1 Kişiye 10 Kişi
Ana dilde eğitim istiyoruz”,
“Katil devlet hesap vermeli”,
“Öcalan’a özgürlük”,
“Arkadaşlarımız yaralandı”,
“Biz özgürlük isteyen ve sürekli saldırıya uğrayan öğrencileriz”,
“Bizler bu ülkenin daha eşit ve özgür olmasını isteyenleriz”…
Üniversitelerdeki sol görünümlü terör gruplarının düzenli olarak yaptıkları propaganda jargonlarından bazıları…
***
Bu topluluklar;
Ellerine silah alıp insan öldürürler, “özgürlük” sloganı atarlar,
Öğrencileri yakasındaki ay yıldızdan dolayı darp edip, “biz ifade özgürlüğü istiyoruz” derler,
Kendilerinden olmayanı linç edip, “eşitlik” diye bağırırlar,
Terörizmin tüm unsurlarını yerine getirip, “insan hakları istiyoruz” kampanyası başlatırlar.
Bu zihniyet, 1980 öncesinde nasıl Türkiye’yi kaosa sürükleyip, ithal ideolojilerle devleti ve milleti hedef aldıysa, bugün de benzer bir şekilde hezeyanlarına kaldıkları yerden devam ediyorlar.
Yalan, saptırma, kandırma…
Adına ne derseniz deyin ama gerçek olmayan bir durum var ortada. Olduğundan farklı görünme, riyakarlık var.
***
Önceki gün, Eskişehir Anadolu Üniversitesi’nde yine böyle bir grup toplandı.
Açıklamaları “1 Mayıs’ta yapacağımız etkinliklerde bize bıçak gösterildi, faşistler bizi tehdit etti” şeklinde oldu.
Kararmış yüzleri, hain bakışlarıyla rahatsız edici bir grup…
Peki daha sonra ne mi yaptılar?
Her zaman bildiklerini yapıp, alçakça, kalleşçe teröre başvurdular…
Çantalarından sopaları çıkardılar, sonra yüzlerini maskeyle kapattılar, havai fişekler, sallama tabir edilen uzun bıçaklar ve kaldırım taşları…
Önce polise saldırdılar, sonra kampüsteki eşyaları tahrip edip, barikatlar kurmaya başladılar.
Tam bu sırada olaylarla ilgisi olmayan ama kendilerinden olmadıklarını bildikleri bir öğrenciyi gözlerine kestirdiler.
Hedef aldıkları öğrenci, onların gözünde; “faşist, milliyetçi ya da kendilerinden olmayan biriydi”.
Her zaman bildiklerini yapıp, onlarca polisin, gazetecinin, kameranın önünde öğrenciye saldırdılar.
1 kişiye 10 kişi… TOMA’nın hızla olay yerine intikal etmesi belki de öğrencinin hayatını kurtardı.
30 saniye süren saldırıya uğrayan genç başına aldığı darbelerle her yeri kan içinde kaldı, acil olarak hastaneye kaldırıldı.
Olayın şokunu ve izlerini belki de hayatı boyunca üzerinde taşıyacak.
***
Artık bir gerçek var bu ülkede, terör örgütleri istedikleri yerde, gözlerine kestirdikleri öğrencileri, gençleri yaralayıp, öldürebiliyorlar, hele bir de vatanseverseniz demeyin başınıza gelecekleri…
Öz yurdunda paryalığın bundan ötesi olabilir mi?
İstanbul’un işgal günlerinde bile, eğitim verilen kurumlarda bu denli adice, haince saldırılar olmuyordu.
***
Geçmişten hiçbir zaman ders çıkarmayı bilmedik, bilemiyoruz.
1980 öncesinde önce üniversitelerden başlayan terör, sonrasında ülkeyi esir almıştı.
Üniversitelerde terör varsa, toplumda da vardır, sokakta da vardır.
Bir anne-baba çocuğunu, evladını üniversiteye “ya başına bir şey gelirse” diye göndermeye çekiniyorsa, o ülkenin ciddi bir güvenlik sorunu var demektir.
Önceki gün korucubaşını şehit edenlerle, üniversitelerde gençlere saldırıp daha sonrasında “özgürlük” sloganları atanlar aynı odaklardır.
Bu hazin tablo karşısında açıklama yapmayan, çözüm süreci adı altında soruşturma açmayan, görevini yerine getirmeyen, müdahale etmeyen kim veya kimler varsa, birinci dereceden sorumludur.
Tarih elbet bir gün döner, bunların da hesabını sorar.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.