Aydınlar ve Siyasetçı Buluşması
Mesleği ne olursa olsun, ne işle uğraşırlarsa uğraşsınlar, gerçek aydınlar, siyaset konusunda her zaman “düşünce insanı” olarak kalmayı tercih ederler. Aralarından bazıları, siyaseti uygulamalı olarak da yaparlar ve bunun için de milletvekili ve bakan olurlar. Şurası asla unutulmamalıdır ki, ülkedeki aydın grupları, siyasetçilerden her zaman daha fazla ve daha etkindirler.
Bugün, siyaseti Ankara merkezli bir “iş” olarak görme temayülü fazladır ama asıl siyaset Ankara’da değil, taşrada mayalanır. Ankara siyasetini belirleyen şey da taşra siyasetidir. (Buradaki “taşra”yı, olumsuzlayıcı bir unsur olarak değil, mekân ifadesi olarak kullanıyorum.) Yukarıdaki “aydın” kavramına, taşra söz konusu olduğunda “irfan sahibi insanlar” da dahil olur. Çünkü taşra, sadece epistemolojik bilginin egemen olduğu yer değil, toplumsal süzgeçten geçerek gelmiş olan bilgi, sezgi ve tecrübelerin de bireyi ve toplumu zenginleştirip şekillendirdiği bir mekândır.
Bu üç unsur; yani, aydınları irfan sahipleri ve siyasetçi bir arada olduğu zaman, “toplumsal doku birlikleri” sağlanmış olur ve böyle bir yapıya dayanan sosyal hareketler her zaman başarıya ulaşmışlardır.
Geçen Salı akşamı, Muğla böyle bir birlikteliğe şahit oldu.
Manisa milletvekili Doç. Dr. Selçuk Özdağ ve Ak Parti Muğla milletvekili adayı Yelda E. Gökcan, Muğla’da ikamet eden 100 kadar aydınla bir araya geldi. Akademisyen aydınlar, Özdağ ile Muğla’da mesai arkadaşlığı da yapmış olan aydınlardı. Şehirden kanaat önderi özelliği gösterenlerin de katıldığı yemekte, Türkiye ve Muğla ile ilgili endişeleri olan ve bunu sadece endişe olarak bırakmayıp, hayata geçirilebilecek projeler halinde de planlayan aydınlar vardı.
Toplantının konuşma düzenlemesini, fakir bendeniz yaptım. (O akşam o toplantıda, bendeniz, Selçuk Özdağ ve Prof. Dr. Ali Osman Gündoğan’ın birer konuşma yapmaları; toplantıya Vahdet gazetesi ağırlığı da vermedi değil.) Fraksiyon farkı gözetmeden ama düşünce temeli yerlilik olan herkese açık olan bu toplantıda, Muğla’nın değerli yatırımcılarından ama aynı zamanda siyasi tecrübesi olan bir kanaat önderi olan Hayati Nizamoğlu, bir konuşma yaptı. Arkasından, gazeteci Özcan Özgür, genç akademisyenlerden Doç. Dr. Adnan Çevik, Prof. Dr. Ali Osman Gündoğan, Milletvekili adayı Yelda E. Gökcan ve Manisa milletvekili Doç. Dr. Selçuk Özdağ birer konuşma yaptılar. Toplantı, emekli müf- tülerimizden İlhan Armutçuoğlu’nun duası ile sona erdi.
Bu toplantıyı niye anlattım?
Yazımın başında da dediğim gibi, siyasetçiler, aydınlarla ve irfan sahibi insanlarla beraber olurlarsa, o toplumda sosyal dengeler çok daha rahat oluşur. O akşam o toplantıya katılan hiçbir aydının ve irfan sahibinin siyasetten bireysel olarak bir beklentisi yoktu. Onların tek düşünceleri vardı: Bu ülkenin refahı ve geleceğin Türkiye’sinin bir dünya devleti gücüne kavuşması. Siyasetin de ortaya çıkış amacı aynı olduğundan, Muğla’daki bir grup aydın, düşündüklerinin ve ürettiklerinin siyasette akis bulması için bir araya geldi ve konuştu o akşam.
Gönül ister ki, bu Muğla modeli, bütün Türkiye’de uygulanır ve hasbi bir şekilde düşünen insanlar, hiçbir çıkar beklentisi olmadan, siyasete doğrudan etkide bulunurlar. Bu yazıyı, işte bu güzel örneğin bütün Türkiye’ye yayılması özlemiyle yazdım.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.