PKK’nın Seçimlerden Sonraki Durumu Ne Olacak?
Devletlerin pek çoğu, sınır ve statü doygunluğuna ulaşmıştır veya sınır ve statü arttırma projeleri olsa da bazı devletler veya etnik gruplarsa, dünyanın ağa babası devletler tarafından kullanılarak, hedef devletleri hizaya getirmek ve te’dip etmek için kullanılıyor. Fakat şurası da asla unutulmasın, Ortadoğu coğrafyası, 1900’lerden beri, sınırları netleşmeyen ve statüleri sabitleşmemiş devletlerin bulunduğu bir coğrafyadır. Ve bu coğrafyanın oynak zeminini yapılandırıp anasını ağlatan anlaşma da Lozan’dır.
Ortadoğu’nun başına çorap ören Lozan, yıllar sonra bu coğrafyayı terörist örgütler ve devletler haline getirmiştir. Bu örgüt ve devletler, daha düne kadar İsrail, Suriye ve Irak idi. Bunlara son yıllarda Mısır ve Yemen de eklendi. Kendi halkına ve zulmeden devletlerdir bunlar. 1948’den beri İsrail’in Filistin halkına yaptığı, terör değil de nedir? Eski Irak hükumetleri ve Saddam’ın kendi halkına zulümleri hala unutulmadı. Esed’in ve Sisi’nin yaptıkları ortada. Yemeni’de yaşanan acılar da henüz taze.
Bu terörist devletlerin yanında, bir de terörist örgütler cennetidir Ortadoğu. Hepsini teker teker saymayalım.
1977’de illegal bir şekilde kurulan PKK, terörist devletler cennetinde açan terörist çiçek gibi karşılandı Batı tarafından. Belirlenen stratejiye göre, örgüt önce Ankara’da oluşacak; ondan sonra yöreye (Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgeleri) açılacak. Ardından da ülkeye (Kürdistan), Avrupa ve dünyaya açılmak var. Bu “açılma”nın son merhalesi, “Büyük Kürdistan”... Örgüt bu stratejiyi hayata geçirirken, binlerce insanın kanını akıtmaktan hiç çekinmedi. PKK teröründe, Türk ve Kürt olmak üzere, 50 bin civarında insan katledildi.
PKK, Ankara aşamasında, Ankara ve Doğu ve Güneydoğu’da pek çok Kürtçü örgüte karşı uyguladığı tedhişle, tek Kürtçü örgüt aşamasını tamamladı. Ülkeye açılma aşamasında, diğer Kürtçü örgütleri sahneden sildi. Irak’taki Kürt partileriyle de uğraştı ama onları alt edemedi. Her kavgadan sonra onlarla uzlaşarak Kuzey Irak’ta mevziler elde etti. Şimdi burada kontrol edebildiği bir toprak parçası var.
2013 başından itibaren gelişen silahsızlanma döneminde, kimseye hissettirilmeden, kaşla göz arasında ve biraz da Türkiye’nin de göz yummasıyla PKK, Kuzey Suriye’de “düze indi” ve medeni ihtiyaçları karşılanan mekanlarda faaliyet göstermeye başladı. Bu avantaj, PKK’ya yeni katılımları teşvik etti. Kuzey Suriye’de PYD ile legalite kazandı ve meşruiyet sınırlarını genişletti.
Tabii bu arada İmralı’daki katil, hokus-pokusla müzakereci durumuna geldi. Sonra İmralı ile görüşmeler, resmen bir haritaya ve takvime bağlandı. İmralı metinleri devlet kontrolünde meydanlarda okunmaya başlandı ve nihayet Dolmabahçe Sözleşmesi çıktı ortaya.
***
Devlet, PKK’ya karşı, hala çocuğuyla şakadan güreşen baba gibi. Çocuğun yaptığı bütün hamleleri, sanki mağlup oluyormuş gibi karşılayan bir baba bu devlet. “Aman halk zarar görmesin!... Aman masum Kürtler incinmesin!...” diye, iki eli de bağlı ama çocuğuyla uğraşıyormuş gibi görünen babaya benzeyen devlet,
7 Haziran 2015 seçimlerine kadar bu rolünü oynamaya devam edecek galiba. İktidar, PKK’nın bu güne kadar kazandığı statünün farkında olmaz ve 7 Haziran’dan sonra, “açılım süreci ve çözüm süreci” toleransıyla oluşan “mağdurun şımarıklığı”nın hesabını soramazsa, bedelini ağır öder.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.