Demokrasi mi, Demm-okrasi mi?
Akılları fazla karıştırmadan “demm-okrasi”deki “demm/dem”in, Arapça’da “kan” demek olduğunu söyleyelim.
Şimdi “demokrasi” ile “demm-okrasi” arasındaki farka geçelim.
Yıllardan beri “Dağdan insinler, ovada siyaset yapsınlar” denmesine rağmen, PKK silahtan, insan öldürmekten, kan akıtmaktan asla vazgeçmedi ve hala kan akıtmaya devam ediyor.
7 Haziran seçimleri sath-ı mailine girildiği andan itibaren merkez medya, kara kaşına kara gözüne hayranlıktan değil, güya Ak Parti’nin önünü kesmenin en kestirme yolu olduğu için HDP’nin barajı aşması yolunda nefes tüketiyorlar.
Neymiş?
“Silah yerine mecliste siyaset yapılsa daha iyi değil miymiş?
Biz de onu diyoruz hep. Daha doğrusu böyle bir şeyi dile getirmeye hiç gerek bile yok. Demokrasi işi baştan beri ve bütün dünyada hep böyle olmuştur. Demokrasinin zeminine kan bulaştıran siyasi hareket Stalinist Kürtçülüktür. Baksanıza, Kandil’deki eşkıya “7 Haziran’da HDP barajı aşamazsa, 8 Haziran’a hazır olun” diyor.
Bir yandan Kandil eşkıyaları, bir yandan merkez medya kalemşorları, Türkiye’yi kıskaca alıp, güya doğan karmaşada, HDP’ye barajı aşırtacaklar. Olmaz da, hadi oldu diyelim, HDP meclise girince, sivil siyasetin temsilcisi olarak mı girecek, dayatılan silahların uzantısı olarak mı? Bu soruya herkes hiç düşünmeden, “Silahların uzantısı” diyecektir.
HDP silahların uzantısı olarak meclise girdiği zaman bunun adı, demokrasi mi olacak?
Merkez medya kalemşorları, bunu bilmez mi? Bal gibi bilirler ve hatta zaten bir kısmı ya 1968’den kalma silahlı eylemlerden gelmedir ya da kan fetişizmine gark olan 1968’lilerin romantizmini yaşar. (Zaten 1968’lerde HDP, PKK ve benzeri Kürtçü siyasi hareketler ve terörist gruplar, hep bir arada idi. O yüzden, 7 Haziran öncesi onların bir araya gelmesi zor olmadı.)
Yarın öbür gün bir başka etnik veya dini grup, önce silaha davranıp siyaset istimini arkadan getirmeye kalkarak bir siyasi harekete girişirse, bunu da normal mi görecek bu entel-danteller?
Arkasında bir damla da olsa kan bulunan hiçbir hareket, sivil siyaset olarak adlandırılamaz. “Kürt” kelimesi ile “kan” kelimesini özdeşleştiren PKK gibi bir terör örgütü, ölüm tehdidi ile oy kullanmayı yönlendiriyorsa, o işleyişin adı demokrasi olamaz; olsa olsa “demm-okrasi/dem-okrasi” olur.
Arkasında PKK ve kan varken, HDP’nin barajı aşması için, Kandil ve merkez medya içerden, biz dışarıdan hayli gayret sarf ediyoruz. Şayet HDP barajı geçerse, bu kendilerinin başarısı değil, dışarıdan, yani Ak Parti’nin süreci kontrol edememesi veya yanlış kontrol etmesi yüzünden olacaktır. Ak Parti % 92’lik bir kitleyi harekete geçiremezken, merkez medya % 1-2’lik bir kitleyi motive ederek HDP’ye barajı aştırmaya çalışıyor. Buna % 48’lik Erdoğan muhalifliği ve “başkanlık” etrafında gelişen Erdoğan antipatisi diri tutulup eklendiğinde, oyların bir kısmı HDP’ye itelenmiş olmaktadır. Çakma Selahattin de, bu antipatiyi kullanmak üzere, doğrudan Erdoğan’ı muhatap alarak kendince verimli bir alanı kullanmış olmaktadır.
Lafı uzatmayalım, HDP ile ilgili olarak yanlış yönetilen bir seçim süreci sonunda demm-okrasi/dem-okrasi’nin değil, demokrasinin kazanmasını isteriz.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.