‘IŞİD’ ve ‘Sekter Örgütler’ Meselesi
Genel seçim sonrası yaşanan travmaların etkisi henüz geçmedi. İç politikada taşlar henüz yerine oturmadığı için gündem spekülasyonlar üzerinden yürüyor… AK Parti Hükümetinin yürüttüğü Çözüm Süreci’yle meşruiyet kazanarak bugünlere palazlanarak gelen ayrılıkçı Kürt hareketinin oluşturduğu tehdidin yanı sıra, güney komşularımızda tekrar harekete geçen IŞİD ve benzeri “sekter (katı ve hoşgörüsüz) örgütlerin” tehdidi artık tehlike boyutuna erişmiş durumdadır.
Vicdani mülahazaları öne çıkararak izlediğimiz yanlış politikaların üzerini örterek yürüttüğümüz Suriye ve Irak politikaları, IŞİD kaynaklı nedenlerden ötürü daha da sıkıntılı bir hal almaya başladı. ‘Ortadoğu ile Avrupa arasında tampon ülke Türkiye’ konumunun ürettiği tüm risk ve tehditler gün geçtikçe artıyor.
Öte yandan ülkemizde IŞİD ve Suriye içerisindeki diğer radikal İslamcı örgütlerin varlığı misyonu ise hâlâ iyi anlaşılamamaktadır… Bilhassa muhafazakâr camiada “Esad karşıtlığı” merkezli algı yönetimleri, bu tehlikenin etraflıca anlaşılmasına mâni olmaktadır.
Bu tip “sekter örgütlerin” varlığını ve misyonunu daha iyi anlatmak adına şöyle akıl yürütelim: Mesela IŞİD olmasa ne olurdu? Öncelikle Suriye’nin bütünlüğü sağlanır bataklık kururdu! Karizmamıza ve itibarımıza hayli çizikler atmış olan “Musul Elçiliği” ve “Süleyman Şah Türbesi” vakaları ve savaşçı kaynağının %75’i dışarıdan gelen diğer örgütlerin sınırımızı kalbura çeviren müdahaleleri yaşanmazdı! Irak’ta da aynı şekilde… Bağdat Hükümeti ve Barzani hükümetleri arasında kuvvetler dengesini dilediğimizce kullanırdık! Fiili Kürdistan hazırlıklarının önünü alınırdı. Sürekli katledilen ve sürülen Türkmenler rahat bir nefes alırdı! Türkiye içerisinde nasıl bir etki olurdu? Çoğunluğu IŞİD katliamlarından kaçan mültecilerin akını kesilir, buradaki mültecilerin mühim bir kısmı da ülkesine geri dönerek bölgede ve sınırlarımızda stabilite sağlanırdı. Vs…
Demek ki, tüm bu olumlu gidişi istemeyen ve IŞİD’in varlığından maksimum fayda elde eden güç ya da güçler var! Ve bunlar bir yandan IŞİD’in varlığını perde arkasından desteklerken, bir yandan da IŞİD ile mücadele ediyormuş gibi davranıyorlar… Bu güçlerin başında İsrail gelmektedir. Kendi bekâsını sağlamak ve güvenliğini öncelemek için, çevresinde etnik ve mezhep ayrışmaları temelli ve her daim çatışma halinde olan yapay devletçikler oluşturmak, bunları sürekli çatıştırmak İsrail’in hedefidir… Dikkat ederseniz Müslüman keserek cihad eden IŞİD ve diğer sözde İslamcı örgütlerin hiçbirisi İsrail’e saldırmıyorlar! Bakınız İsrail’e müthiş sıkıntılar yaratan Şii Hizbullah ise Suriye’de ki çatışmalara çekilerek ve katı Sünni IŞİD’le meşgul edilerek pasifize edilmektedir. Şu anda Hizbullah, Nusra Cephesi ve IŞİD’le fiili bir savaş içerisine girmiş durumdadır.
Bir taşla birçok kuş vurmayı başaran Batı ve İsrail; ne zaman, kimden, nereden patlayacakları belli olmayan bu örgütleri bir huruç hareketiyle Ortadoğu’ya sevk ederek kendilerinden uzaklaştırıyorlar, hem de Ortadoğu’da ki planlarına uymayanları bu çetelerin eliyle tasfiye ederek hizaya getiriyorlar. Batı medyası da Batı’nın IŞİD denen bu örgütle gerçekten mücadele ediyormuşçasına haberler pompalayarak ciddi bir bilgi kirliliği yaratarak görevini ifa ediyor!
Hülasa
Batı’da köşeye sıkıştırılmış bir Müslümanlık anlayışı, Ortadoğu’da ise Müslümanın Müslümanı katlettiği bir Müslümanlık anlayışı! Dünyaya servis edilen fotoğraf da bu!
Hem “kuklacı” hem de ‘kurtarıcı’ durumundaki Barack Obama’nın “IŞİD denen mesele on sene sürecektir” demesini neye yoralım? Demek ki “kukla” IŞİD, bazıların dediği gibi gerçekten yeni versiyon ‘Haçlı Seferleri’nin bir parçası ve on sene daha Ortadoğu’da stabilizasyonu önleyecek önemli bir faktördür!
Türkiye bu konuda açık bir pozisyon almalıdır artık… Çözüm, BOP ile başlayan yanlışlıkların son halkası ‘Eğit-Donat’larda ve ipleri başkalarının elinde olan kuklaların üzerinden yürütülen ve ellere yüzlere bulaştırılan operatif stratejilerde değil! Türkiye önce sabit stratejik önceliklerine berraklık kazandırmalı, ardından küresel güçlerin; bir cephe ülkesi, ucuz asker deposu ve sıçrama tahtası olmaktan vazgeçecek iradeler ortaya koymalıdır!
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.