Birilerine Lastik Topu Olmayalım
Osmanlı gibi şanlı ve şerefli bir imparatorluğun sahneden çekilmesi sonucu İslam aleminin ne hale geldiğini görüyoruz. Bu coğrafyanın eli kolu tutmuyor…
İslam aleminde küfre karşı koyacak bir emare yok…
Güç yok, birlik yok, beraberlik yok...
Bugün ona olurken seyrediyoruz, nasıl olsa o kesim bizim mezhepten, cemaatten, partiden, kulüpten, şirketten, menfaatten değil…
Her birimizde öylesi bir akıl ve mantık geliştirdiler.
Önümüzde eğrilmeyen kıblemiz, şaşmayan secdemiz, şüphe kaldırmayan imanımız dururken bir takım ara ve avare yollara sapmışız.
400 yıl öncesinin insanlarına ait meseleler, problemler, anlaşmasızlıklar, farklı içtihatlar bugün de bizim meselemiz oldu! Onların halledemediklerini 1400 yıl sonra halletmeye soyununca kırılmalar, dökülmeler, ayrılıklar, çatlaklıklar oluşuyor.
Bu kadar paralanma, parçalanma sonucu düşman adeta lastik topu gibi oynuyor bizimle. İşte yanı başımızda acılar içerisinde kıvranan Suriye.
Bir avuç Kürtçü devletlerle savaşıyor. Arkalarında tabi ki tarihi düşmanlarımız olan İsrail, ABD, İngiliz koalisyonu var. Silah eğitim lojistik onlardan…
Öte yandan Mısır halkının Sisi
Firavunu ile başı belada.
Halk ilk defa devlet başkanını seçiyor, onu da burunlarından getiriyorlar.
Muhammed Mursi ve arkadaşlarına verilen idam cezası eski Mısır Firavunlarına taş çıkartacak nevinden bir ibretlik.
İhvan bayrağı altında toplanan bir avuç Müslüman çaresiz.
Bu insanlar ne yaptılar?
Tek suçları halk tarafından seçilmeleridir…
Aynı şekilde Türkiye ilk defa istikrarlı bir iktidara sahip olarak ülkenin belli kesimlerine önemli yatırımlar yapmıştır.
İlk defa kalkınması hesap edilen bir ülke olduk.
İlk defa adam yerine koydular bizi.
Öyle iken, ışıktan rahatsız olan yarasalar durmuyor.
Sen nasıl dünyanın üçüncü hava limanını ülkende inşa edersin?
Şirnak gibi bir yere havaalanı kurarsın, Kürtçe serbest dersin.
İşte al sana yürütmeyi durdurma kararı, al sana ayak oyunları.
Görüyorsunuz ki dost dursa düşman bir türlü durmuyor, yapacağını her sahada yapıyor.
İhalesi yapılmış, temelleri atılmış bir aşa su katan hakimin bu ülkeye karşı bakış kültürünü anlamış değilim. Bu nasıl bir hukuk mantığı?
Var sayalım yasaya uymayan bir takım eksiklikler olabilir, ancak elinin altındaki dava bu ülkenin can damarı, tek umudu, kurtuluşu, bağımsızlığı, geliri, kazancı…
İşte görüyorsunuz, havaalanına, köprüsüne Gezi Zekalı bir saldırı…
Gaye, Türkiye kalkınmasın, geri kalalım, namerde muhtaç olalım.
Paralel Derin Yapılanma devrede.
Ben bu yapılanmayı bir cemaate endeksleyecek değilim.
Hiçbir zaman cemaate Paralel Yapılanma demiş de değilim.
Cemaati de, neler olup bittiğini de gayet iyi biliyorum.
Cemaat tabanda masumdur.
Ancak baron seviyesinde olanlar Türkiye düşmanlarına alet oldular.
Halen de bu alet olma, İslam düşmanlarını İslam’i kesimin üzerine vererek devam ediyor. Televizyonlarını, gazetelerini fitneye, fücura haslettiler…
Fethullah Gülen de maalesef eski Hocaefendi değil.
O şimdi oturduğu yerden düğmesine basıldığında hafızasında kalanları tekrar eden bir cihaz mesamesindedir. Ne dediğini, ne yaptığını o da bilmiyor…
Başımızda dolaşan kara bulutları iyice anlayalım.
Olanları iyice okuyalım. Değilse, lastik topu olmaktan kurtulamayacağımız gibi Allah’a(cc) hesabını da vermeyiz…
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.